Sendikamız Haber

Toplumsal Dinamikler Açısından Alternatif Siyaset İmkanları

Alternatif Siyaset tarafından Ankara-Çankaya Belediyesi Yılmaz Güney Sahnesi’nde “Toplumsal Dinamikler Açısından Alternatif Siyaset İmkanları ve Öneriler” konulu panel-forum düzenlendi.

Moderatörlüğünü gazeteci-yazar Ayhan Bilgen’in yaptığı panele, konuşmacı olarak Demokrat Yargı Derneği Eşbaşkanı Orhan Gazi Ertekin, Eğitim İlke-Sen MYK üyesi Beytullah Önce, Nurettin Şirin, Prof. Dr. Cem Somel katıldı.

Açılışta konuşan gazeteci-yazar Ayhan Bilgen, Türkiye’de birçok konunun kapalı kapılar arkasında konuşulduğuna işaret ederek, “Toplumsal dinamikler çok göz önünde bulundurulmuyor. Toplumsal talepleri ortaya koymak için burada biraraya geldik. Bu çelişkileri konuşacağız. Bütün toplumsal taleplere rağmen siyasal süreçler bunlarla taban tabana zıt bir konumda duruyor” dedi.

Panelde  Eğitim İlke-Sen MYK üyesi Beytullah Önce “İslamcılığın Toplumsal Muhalefette İmtihanı” konulu bir tebliğ sunarak, İslam ve İslamcılık ile neyi kast ettiğini din-siyaset ilişkisi bağlamında anlatırken, Türkiye İslamcılığı tecrübesini ana hatlarıyla değerlendirerek, konuşmasının sonunda geride kalan 10 yıllık süreçte İslamcılığın iktidardaki ve muhalefetteki imtihanını tartışmaya açtı.

Önce, mevcut İslamcılık anlayışlarını değerlendirirken, kendi anlayışını ise şöyle ortaya koydu:

“İslamcı bir toplumsal muhalefetin amacı, iktisadi ve siyasi gücün tek bir zümrede toplanarak güçlü, otoriter, ifsada ve zulme meyyal bir iktidar üretmesine karşı; toplumun kendi siyasal örgütlülüğünü sağlayarak, karar alma ve denetleme süreçlerine iktidara karşısında güçsüz düşmeyecek oranda müdahil olabilmesidir. “İktidar bozuyor, mutlak iktidar mutlaka bozuyorsa”, o halde böyle bir bozulmaya karşı ıslah ve ihya edici bir muhalefetin inşası, bir Müslüman için hayati ve ibadi bir sorumluluk olarak algılanmalıdır.”

Türkiye’de İslamcı çevrelerin ise artık keskin bir yol ayrımına geldiğini ifade eden Önce, konuşmasını şöyle sonlandırdı:

“Türkiye İslamcılığı, toplumun meselelerine İslami şahitliğini yapmak, ifsadın örgütlü iktidarına karşı tevhidin, adaletin ve özgürlüğün sözü ve eylemi olmak yerine, iktidar sahiplerinin aklayıcıları rolüne soyunmuştur. Bundan vazgeçmeyeceği müddetçe de sistemin içinde eriyip gitmekten, toplumsal muhalefet bağlamında bütün imkân ve potansiyelini tüketmekten başka bir sonuç alamayacaktır.

Türkiye İslamcılığı, ne zaman kendini son dönemde içselleştirdiği akletme biçiminden ve egemen söylemden arındırır, iktidarın gölgesinden ne kadar uzaklaştırır ise, ancak o zaman ve o kadar topluma yaklaşmış olur; hakkın, iyiliğin, tevhid ve adaletin şahitliğini, siyasal öncülüğünü sergileyebilecek bir noktaya varır.”

TEBLİĞİN TAM METNİNİ OKUMAK İSTERSENİZ TIKLAYINIZ