Yorum-Analiz

Zorla din öğretilmez!

2014_09_din-kulturu-dersi

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Milli Eğitim Bakanlığı ziyaretinin ardından basın mensuplarına bazı açıklamalarda bulundu.

AİHM’in “zorunlu din dersine” ilişkin kararı hakkında konuşan Davutoğlu, “Bir ateistin dahi din kültürü bilgisi sahibi olması zarurettir” dedi ve “Doğru ve sağlam bir dini bilginin verilmemesi durumunda çevremizdeki radikalleşmenin kaynağını teşkil eden düzensiz dini bilgiyi denetleme imkanı kalmaz.” şeklinde devam etti.

Bu demeçle ilgili olarak kişisel bir değerlendirmede bulunmak istiyorum. Öncelikle belirtmem gerekir ki, dini eğitim, ailenin sorumluluğundadır. İslam inancına göre de bu konuda sorumluluğun ailede olduğu sanırım tartışmalı bir konu da değildir. O halde devletin din eğitimi alanına girerek kendi tekelini oluşturma çabası bir hak ihlalidir.

Başbakan Davutoğlu’nun bahsettiği gibi bir kültür dersi olarak “din öğretimi” olabilir, nitekim Batı’daki birçok okulun programında İslam da dahil olmak üzere dünya üzerindeki birçok din konusunda dersler bulunuyor. Fakat bizdeki DKAB derslerinin ne içeriğinin ne de öğretim süreçlerinin sağlıklı olduğunu söyleyebiliriz. Bu alan, hem içerik hem de uygulama olarak yeniden düzenlenmesi gereken sorun alanlarından biri. Tabi bu imam-hatip liselerinden, ilahiyat fakültelerine kadar köklü bir çalışmayla çözülebilecek bir durum. 

DKAB dersleri genel eğitimin sorunları arasında tartışılsın, lakin bu dersin 12 eylül askeri darbecileri tarafından “zorunlu” tutulması kesinlikle kabul edilemez. Bu sebeple konuyla ilgili yaklaşımımı şu cümleyle özetleyebilirim: “Hiç kimse Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi gibi inanç temelli bir dersi almaya mecbur tutulamaz. Diğer taraftan toplumdan bu yönde bir talep varsa, bunu yok sayan bir anlayış da kabul edilemez.” Dolayısıyla bakanlık, bu sorunu doğru bir çözüme kavuşturmalı ve farklı yöndeki talepleri karşılayacak düzenlemeleri yapmalıdır.

Son olarak: Devlet, dini kayıt altına almaktan, mevcudiyetine ve ideolojisine harç etmekten artık vazgeçmek zorundadır. Tabi o, kendisi için oldukça faydalı gördüğü bu tür bir anlayıştan vazgeçmeyecektir ama biz de bu talebimizden vazgeçmeyelim.

Beytullah Önce