Bu öğretim yılı da zor geçecek!
Milli Eğitim Bakanlığı, sorun üreten aklıyla sorun çözmeye çalışıyor.
Haliyle olmuyor. Sorunların varlığını kabul ediyor, çözüm için ortaya koyduğu ise kabul ettiği sorunu daha da karmaşık bir hale getiriyor.
Kısır bir döngüdeyiz ve giderek boğuluyoruz.
Hak, adalet ve liyakat gibi ilkelerin gidip, iktidara ve lidere sadakatin temel ölçüt halini aldığı bir eğitim yönetimi anlayışı ile gidilecek yolun sonu hayır olmayacak. Müdürlük, müdür başyardımcılığı ve müdür yardımcılığı atamalarında yaşanan kaos, bunun müşahhas bir örneği.
Öğretmenlerin yer değiştirmeleriyle ilgili il içi ve il dışı atama süreçleri de doğru düzgün işletilemedi. Sorunu çözmek için yeni haklar tanınmak zorunda kalınarak, ilk defa yapılan uygulamalara gidilmesi de bu beceriksizliğin itirafı gibiydi, lakin bunlar da kesin bir çözüm maalesef sağlayamadı ve yeni adaletsizliklerin yaşanmasına sebep oldu.
TEOG ve ortaöğretime öğrenci yerleştirme süreci de ayrı bir kaosa dönüşmüş vaziyette. Öğrenciler ya istemediği okullara yerleştirildi ya da nakil işlemlerinde talepleri doğru düzgün işleme alınarak, gereği yapılamadı. Okul yönetimleri ve veliler ile öğrenciler oradan oraya koştururken, huzursuzluk had safhaya vardı.
Özel okullara geçiş yapacak öğrencilere teşvik uygulaması da yeni bir tartışma başlığı açtı. Kamu okullarının fiziksel ortamını iyileştirmek için gereken yatırımları yapmayan Hükümet’in, kamu kaynağını özel okullara aktarması, eğitimde özelleştirmeye giden yolda dikkate değer bir adım. Ne yazık ki bugün, bazı velilerin faydalanacağı bu teşvik, uzun vadede herkesin zararına bir sonuç üretecektir.
FATİH projesinin nasıl bir rant ürettiği ve bu rantın bakanlık bürokrasisi tarafından nasıl harcandığı konusu ise derinden derine ilerleyen ayrı bir tartışmanın ve muhtemel bir soruşturmanın konusu olmak üzere. Proje daha en baştan yanlıştı, yürütülmesi ise apayrı bir fiyasko oldu!
Kamu çalışanlarının emeğinin hakkını alamadığı bir yıla daha başladık. Geçen yılki toplu sözleşme tiyatrosunun ardından yaşananların maliyeti, zaman içinde daha net ortaya çıktı.
İktidar güdümlü sendikacılığın sefaletine bizzat şahit olduk. Tabi, yetkili sendika şu an için koltuklara adamları oturtmanın peşine düştüğü için toplağı tepkinin farkında değil. Ama bu rezalet de ilelebet sürecek değil!
Tartışmaya açacağımız ve değiştirmek için mücadele edeceğimiz daha çok sorun var.
Bozuk düzene parça parça yapılan müdahalelerin hiçbir işe yaramadığı ortada.
Yap-bozla, yamalarla düzeltilebilecek bir durumda değil eğitim düzeni. Baştan yanlış kurulduydu, yıllar geçtikçe de yanlışlara yeni yanlışlar eklemek dışında bir sonuç alınamadı. Ama artık yeter!
Eğitim İlke-Sen olarak, 2014-2015 eğitim-öğretim yılının hepimiz için hayırlara vesile olmasını temenni ederken, bu yılda başka bir eğitim düzeni için herkesi birlikte mücadele etmeye, harekete geçmeye davet ediyoruz.
EĞİTİM İLKE-SEN