Adil Yargılama Olmaksızın Yapılan İhraçlar Zulümdür, Kabul Edilemez!
15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL sürecinde çıkarılan KHK’larla kamudan ihraçlar aralıksız devam ediyor. Farklı kesimlerden birçok insan, özellikle üniversiteler ve eğitim kurumları başta olmak üzere kamudan gerekçesiz ve savunmasız bir şekilde uzaklaştırılıyor.
Bugün kamu emekçileri bir sürek avının kurbanı durumundadır. Darbe girişimini cezalandırmayı toplumsal muhalefeti sindirmek maksadıyla fırsatçılığa dönüştürmek isteyen siyasi irade bir kez daha akademileri boşaltmaktan çekinmemiş, düşünce ve tavırlarından hoşnut olmadığı üniversite hocalarını, öğretmenleri ve diğer başka kamu çalışanlarını adil yargılama süreçleri olmaksızın hoyratça mesleklerinin dışına itmiştir.
Sendikamız üyesi Halil Toprak ve Fatma Bostan Ünsal’dan sonra bu sefer de daha önce açığa alınan üyemiz Havva Bülbül kardeşimiz herhangi bir gerekçe gösterilmeden KHK ile öğretmenlik mesleğinden uzaklaştırılmıştır. Yine Gültekin Sincar, Ömer Faruk Gergerlioğlu, Cemile Kocaman, Emre Kovankaya, Selda Şen, Cihangir İslam gibi yakın çevremizden çok sayıda arkadaşımız da bu zâlimâne uygulama ile mesleklerinden ihraç edilmiştir. Kendilerine alenen tanıklık yapabileceğimiz, adalet mücadelesinden geri durmamaya çalışmış bu insanların ihracı adalet duygusuna bir kez daha ölümcül bir darbe indirmiştir.
Bu uygulamalar açık bir yargısız infazdır. İnsanların yıllara yayılan emekleri kurumlardaki komisyonların yaptığı haksız değerlendirme, asılsız ihbar, fişleme, siyasi kanaatleri cezalandırma, internet erişim araçları ve telefonlar üzerinden gerçekleşebilecek teknolojik açıklar gibi nedenlerle yok edilmektedir.
Suçlamalar, ihraç edilen kişilere açık bir şekilde tebliğ edilmemiştir. Bu yapılmadığı için kişiler kendilerini tahminlerden yola çıkarak savunmaya çalışmıştır. Bu hukuk garabeti ancak bir KHK düzeninde vücut bulabilecek bir zulümdür. Kimin, hangi somut gerekçeyle ve hangi karinelere dayanarak ihraç edildiğinin bilinemediği bu vasatta, siyasi irade kendisini doğrudan ve fiilen yargı kurumu yerine koymaktadır.
Hangi çevre ve düşünceden, hangi siyasi eğilimden olursa olsun kamu çalışanlarının darbe girişimi fırsatçılığıyla delilsiz-ispatsız tasfiyesi kabul edilemez; intikam duygusuyla hareket etmek meşru görülemez!
Bugün ülkemizde adaletin tümüyle rafa kaldırıldığı bir atmosferin boğuculuğu derinleşmekte, geleceğe dönük korkunç bir endişe ve karamsarlık hâli egemen olmaktadır. Bu hâl, çıkar yol değildir. Akl-ı selîm bu durumdan bir an evvel çıkmayı emrederken adalet ve vicdana sığmayan uygulamalar maalesef son sürat devam etmektedir.
Kulak verenler için Rabbimizin adaleti ve âdil olmayı buyuran beyanları Kur’an aracılığıyla açık bir şekilde insanlığa seslenmektedir. Adaletin iptali kaçınılmaz olarak fitne ve fesadın yaygınlaşmasına sebebiyet verecektir. Biz, gücümüz yettiğince her kim için olursa olsun adaletin izini sürmeye ve haksızlığın karşısına duvar örmeye gayret edeceğimizi bu vesileyle bir kez daha ilan ediyoruz.
“Siz ey imana ermiş olanlar! İnsaf ile hakikate şahitlik yaparak Allah’a bağlılığınızda sıkı durun ve herhangi bir kimseye karşı nefretiniz, sizi adaletten sapma günahına itmesin. Adil olun: bu, Allah’a karşı sorumluluk bilinci duymaya en yakın olan (davranış)tır. Ve Allah’a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun: şüphe yok ki Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.” [Mâide Sûresi – 8]
EĞİTİM İLKE-SEN YÖNETİM KURULU