Taşeron işçiye kadro ne kadar doğru?
Taşeron işçiye kadro yalanı
Kamuda çalışan 720 bin taşeron işçisinin durumu ile ilgili olarak yapılan çalışmalarda sona gelindiği açıklandı. Başbakan, “Asıl iş-yardımcı iş ayrımı yapmaksızın kamuda çalışan bütün taşeron işçilerin kadroya alınmasına karar verdiklerini” belirterek “kamuda taşeronda çalışan işçi kalmayacağını” iddia etti. Başbakanın açıklamasının ardından kamuda çalışan bütün taşeron işçilerin kadroya alındığı iddia edilerek, daha önce olduğu gibi “Kamuda çalışan taşerona müjde” şeklinde haberler yapıldı, hükümete övgüler dizildi.
Konu ile ilgili yasa düzenleme henüz kamuoyu ile paylaşılmamış olmasına rağmen, taşeron işçilerin kadroya alınması konusunda paylaşılan haberlerin gerçeği yansıtmadığını, taşeron işçiler açısından bilinen anlamda bir “kadroya alınma” durumunun olmadığını belirtmek gerekir. Nitekim Maliye Bakanı, taşeron firmalarda çalışan işçilerin kamuda “özel sözleşmeli personel” statüsünde istihdam edileceklerini ve 3 yılda bir sözleşmelerinin yenileneceğini açıkladı. Başka bir ifade ile taşeron işçilikte sadece işverenin adı değişirken, mevcut çalışma düzeni taşeron şirketler yerine, devlet eliyle sürdürülecek gibi görünüyor.
Kamuya “sözleşmeli” olarak alınacak olan taşeron işçilerinin 12 ay boyunca ve tam zamanlı olarak çalışan işçileri kapsaması, mevcut aylıklar üzerinden ücret almaya devam etmeleri hedefleniyor. Belediyelerde çalışan taşeron işçilerin belediye bünyesinde kurulan şirketlerde istihdamına devam edilmesi ise taşeron işçilerin beklentileri doğrultusunda kadroya alınması iddialarının “koca bir yalan” olduğunu, sadece statülerinin taşeronluk yerine “özel sözleşmeli personel” olarak değiştirildiğini işaret ediyor.
Maliye Bakanının açıklamaları içinde en önemli nokta ise “Taşeron işçilerin atanmaları halinde geçmişe dönük hak talebinde bulunamayacak” olması. Sadece bu şart bile yüz binlerce taşeron işçisine, kamuda “özel sözleşmeli personel” statüsünde çalışabilmek için geçmiş birikimlerinden, özellikle kıdem tazminatından vazgeçmenin dayatıldığını gösteriyor.
Mevcut uygulamada asıl işi yaptığı iddiasıyla dava açıp kazanan bir taşeron işçisi, ilk işe başladığı tarihten itibaren asıl işçi gibi değerlendirilerek, başta kıdem hakkı olmak üzere geçmişe dönük bütün haklarını asıl işverenden alabiliyor. Bu durum hükümetin taşeron çalışmayla ilgili düzenleme yapmasındaki asıl amacın taşeron işçileri kadroya almak değil, açılan davalar sonucunda idarenin karşı karşıya kaldığı mali yükten kurtulmanın hesabını yaptıklarını gösteriyor.
Son 14 yılda kamuda çalışan kadrolu işçi sayısını bitme noktasına getiren bir iktidarın, kamuda çalışan 720 bin taşeron işçisini kadroya alacağı iddialarına inanmak için aşırı saf olmak gerekir. Hükümetin yapmak istediği, yıllardır kamuda çalışan ve açtıkları davalarla haklılıkları mahkeme kararlarıyla tescil edilen taşeron işçileri “kamu işçisi” olarak kadroya almak yerine “özel sözleşmeli personel” gibi yeni bir ara formül oluşturmak ve “Taşeron işçileri kadroya alıyoruz” yalanını pazarlamaktan başka bir şey değil. Bu düzenleme ayrıca, uzun bir süredir tartışılan kamu istihdamının dönüşümünde “sözleşmeli istihdam” modelinin benimsendiğini de gösteriyor.
Maliye Bakanı, kamu idareleriyle belediyeler ve il özel idarelerinde yaklaşık 720 bin asıl ve yardımcı iş yapan taşeron personelin düzenlemenin kapsamına girdiğini belirterek, yapılacak yasal düzenleme ile işçilerin istihdam edilecekleri pozisyonun kapsamını, çalışma koşulları, mali ve sosyal hakları ve yükümlülüklerin düzenleneceğini açıkladı. Yasal düzenleme açıkladığında kimin taşeron işçilerini kandırdığı, kimin gerçekleri savunduğu daha net olarak görülecektir.
“Taşeron işçilere kadro müjdesi” gibi kuyruklu yalanın peşine takılanlar, yarın kamuda çalışan taşeron işçilerin “özel sözleşmeli personel” haline geldiğini, çalışma ve yaşam koşullarında belirgin bir değişiklik olmadığını daha net görecekler. (Erkan Aydoğanoğlu-Evrensel)