Eğitim Yazıları

Eğitim şart ama hangisi?

Tek bir kültürü merkeze alan bir eğitim sistemi, bünyesinde birçok sakıncayı barındırır. Birincisi, tek kültürlü bir eğitimin kısıtlayıcı olması. Tek kültürlü eğitimde, diğer kültürlerle ilişki, negatif bir karakter taşır. Zira bu tarz eğitim, ya öğrencileri başka kültürlerden haberdar etmez, ya bu kültürleri tamamen olumsuz bir içerikle aktarır veya her ikisini birden yapar. Sistemin olumsuz yaklaşımının sonucu olarak, öğrencilerde diğer kültürlere yönelik bir entelektüel merak oluşmaz ve öğrenciler diğer kültürle ilgilenme gereğini duymaz.

İkincisi, tek kültürlü eğitimin eleştiri yeteneğinin gelişimini engellemesi. Öğrenci tek bir dünyaya hapsedildiğinde kendi kültürel kodları içinde yer almayan veya bunlara aykırılık taşıyan her şeye karşı durmaya meyilli olur. Diğer kültürleri garip ve değersiz bulan öğrenci, kendi kültürüne karşı eleştirel bir tavır sergileyemez, onunla yüzleşemez.

Üçüncüsü, tek kültürlü eğitim saldırganlığı, duyarsızlığı ve ırkçılığı besler. Bu eğitim sisteminde öğrenciden hayata tek bir pencereden bakması istenir, dolayısıyla öğrenci insanın muazzam çeşitliliğinin “doğal” bir hal olduğunun ayırdına varamaz. İnsanların inançlarındaki, yaşam biçimlerindeki ve değerlerindeki farklılıklarla karşılaştığında bunlarla nasıl diyaloga gireceğini ve başa çıkacağını bilemediği için kendini tehdit altında hisseder. Bu tehdit algısı diğer kültürlere karşı önyargılara ve baskılara dönüşebilir. Kendisi dışındaki toplumlar hakkında yeterli bilgisinin olmaması veya sığ bir bilgiye sahip olması nedeniyle, onlar hakkında yüzeysel genellemelere gider ve onlara büyük haksızlıklar yapabilir. (Araplar haindir, Yahudiler zengindir, eşcinseller ahlaksızdır, siyahlar tembeldir vb.)

Ermeniler, Çerkesler vd.

Türkiye ’de de tek kültürlü bir eğitim söz konusu. Hedef, öğrencileri Türk kültürünün umdeleri doğrultusunda yoğurmaktır. Okula adımı attığı ilk günden başlayarak öğrenciye yüksek dozda milliyetçilik, cinsiyetçilik ve militarizm yüklemesi yapılır.

Derslerde kullanılan kitaplar ve dokümanlar, otoriteye koşulsuz boyun eğmeyi ve bazı değerleri tartışmaksızın kabullenmeyi salık verir; devletin kutsallığını ve millete sadakatin önceliğini öğretir, hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasını sıradanlaştırır.

Bir bütün olarak müfredatta çeşitli etnik ve dini kimliklere olumsuz bir nazarla yaklaşılır, bunların insanlığa ve medeniyete katkılarından bahsedilmez. Farklı kimlikler, ya düşmanlaştırılır veya en iyi ihtimalle görmezden gelinir. Çerkesler, Çerkes Ethem’in ne kadar büyük bir hain olduğu bilgisiyle büyür. Ermeniler, yolda yürürken “telef” olmuşlardır. Araplar, Türkleri sırtından hançerlemenin utancını taşırlar. Ama Türklerin kati surette kimseye bir kötülüğü dokunmuş değildir.

Milliyetçilik

Bu eğitim, milliyetçiliğin toplumun hemen her kesimine sirayet etmesi sonucunu doğurur…

Türkiye’de milliyetçiliğin bütün kesimleri ve partileri kesen bir ideoloji olmasında en önemli etken, eğitim. Ağırdır’ın sözleriyle, “Bu topraklarda milliyetçilik, eğitim sistemi üzerinden hepimizin beynine yerleştirilmiş ezberlerden ibarettir”.

Tek kültürlü bir eğitim, kötü bir eğitimdir. Zira eğitimden beklenen, öğrencileri farklı “iyi” anlayışlarına, yaşam biçimlerine ve inanç sistemlerine açmak; öğrencilerde bağımsız düşünce, eleştiri ve inceleme yeteneğini geliştirmek; onların diğer kültürlerle diyaloga girmelerini, olaylara onların perspektifinden de bakmalarını, güçlü ve zayıf yönlerini kavramalarını sağlamaktır. Türkiye’de olduğu gibi tek kültüre dayanan bir eğitim bunları yapamaz. O halde eğitimi çok kültürlü bir tarzda yeniden düşünmek gerekir. Cem Yılmaz haklı: “Eğitim şart”, ama çok kültürlü olanı.

VAHAP COŞKUN / Dicle Üni.

Radikal 2