EylemlerimizManşet

Asgari Ücret Köleliği Firavun Düzenidir!

IMG_3102EĞİTİM İLKE-SEN, İNANÇ İLKE-SEN, TOKAD ve ÖYB Eminönü’nde bir eylem düzenleyerek 1 Temmuz itibariyle asgari ücrete yapılacak ikinci altı aylık zammı protesto etti.

Eylemde topluluk adına konuşan Eğitim İlke-Sen MYK Üyesi Ahmet Örs, kölelik ücreti olarak tanımladıkları asgari ücretin 949 lira 7 kuruştan günlük 1 lira 71kuruşluk, aylık ise 51 lira 47 kuruşluk bir artışla 1.000 lira 54 kuruşa yükseleceğini hatırlattı.

4 kişilik bir ailenin açlık sınırının 1350 lira olduğu bir ülkede emekçilere açlık sınırının çok altında bir asgari ücret belirleyen bir sistemin zulüm düzeni olduğunu vurgulayan Ahmet Örs, konuşması boyunca İsrailoğullarının Firavun tarafından aynı şekilde köleleştirildiğini işledi.

Seçim dönemlerinde herkesin asgari ücreti diline doladığını ama sermaye sahiplerinin yanında duran siyaset çevrelerinin emek ve alın teri karşısında hizalandığını belirten Örs, konuşmasının son bölümünde oruçla zulme karşı direniş arasında bağlar olduğunu açıklayarak konuşmasını şu sözlerle bitirdi: “Oruç, gösterişli sofralarda mideye indirilen ortalama iftar menülerinin bile çok çok altında kalan günlük 33 lira 35 kuruşa tutsak edilmiş, sadece hayatta kalıp efendilere hizmete devam edebilecek biyolojik varlıklar olarak görülen asgari ücretlilerin yanında durmanın, bu köleliğe başkaldırmanın adıdır!”

Eylemin sonunda, Bursa’daki metal direnişine öncülük yaptıkları gerekçesiyle işten atılan işçilerden Mehmet Altın da kısa bir konuşma yaparak direnişte gelinen durumu anlattı ve herkesi işçilerin yanında durmaya davet etti.

Haber: Şeyma Demir

Eylemde okunan açıklamanın tam metni şu şekilde:

ASGARİ ÜCRET KÖLELİĞİ DERİNLEŞEREK SÜRÜYOR, KÖLELİK DÜZENİNE SON!

Değerli halkımız,

Kölelik uygulaması asgari ücret yılın ikinci altı ayı için bugün zamlanıyor.

Şu an 949 lira 07 kuruş olan kölelik ücreti bugün yapılacak günlük 1 lira 71kuruşluk, aylık ise 51 lira 47 kuruşluk bir artışla 1.000 lira 54 kuruş olacak.

Arkadaşlar,

4 kişilik bir ailenin açlık sınırının 1350 lira olduğu bir ülkede emekçilere, bırakalım yoksulluk sınırını, açlık sınırının bile çok çok altında bir ücreti reva gören bir sistem açık bir zulüm düzeni değil de nedir?

Bugün 7 milyondan fazla asgari ücretli 1 Temmuz 2015 itibari ile artacak ücreti karşısında sevinebilir mi?

Onlardan nasıl bir tepki beklememiz uygun olacaktır acaba?

Onların günlük sadece 1 lira 71 kuruş kadar artacak olan ücretleri için kapitalist düzenin efendileri ne düşünüyorlar?

Patronlar ve onların kollayıcısı siyasal düzenin sevk ve idare edicileri nasıl bir insani, vicdani ve İslami değerlendirme yapıyorlar?

Dostlar,

Biz, asgari ücreti niçin kölelik ücreti diye tanımlıyoruz?

Niçin bu adaletsiz uygulamaya bu adı uygun gördük?

Çünkü asgari ücret uygulamasının Kur’an-ı Kerim’de bize ayrıntılı bir şekilde anlatılan İsrailoğulları kıssasıyla doğrudan bir ilişkisi var

Bildiğiniz gibi Firavun, İsrailoğullarını köleleştirmişti.

Onları karın tokluğuna çalıştırıyor, onlara kudretli piramitler, şaşaalı malikâneler diktiriyor, bereketli Nil ovasında tarla ve bahçelerde çalıştırıyordu.

Mısır’ın bütün zenginliğini köleleştirdiği İsrailoğullarına ürettiriyordu.

Mısır’daki bütün şaşaa köleler tarafından üretiliyorken Firavun o insanları ölmeyecek kadar, karın tokluğuna çalıştırıyordu, onların bütün insani özelliklerini tahrip edecek böyle bir zulüm düzeni kurmuştu.

Hiçbir insani ve İslami haklarına sahip olamayan bir köle toplumuydu İsrailoğulları o zaman ve Rabbimiz bu zulüm sahibi Firavunlara karşı köleleri, ezilenleri kurtarmak için Musa ve Harun’u gönderdi.

Şimdi size soruyoruz:

Bugün halkımızı, emekçi kardeşlerimizi en temel insani haklarından mahrum ederek fiziki, zihinsel, manevi yoksulluğa mahkûm edip köleleştiren bu düzenin Firavun düzeninden ne farkı var?

Hayatta ve ayakta kalabilmek, haysiyetiyle yaşayabilmek için çoluk çocuk, günde 12 saat çalışmak zorunda kalan bir aile köle değil de nedir?

Asgari ücretli ailelerin ömrü kapitalistlerin emrinde çalışarak geçiyor.

Bir ailede bir çalışan evini geçindirmek için yeterli bir ücret alamıyor.

Eşi ve çocukları da aynı kapitalist efendilerin zulüm çarkında küçük yaşlardan başlayarak sömürülmek zorundalar.

İşte kölelik tam da bu noktada başlıyor.

Asgari ölçekte yaşama tutunabilmek için alın terini, emeğini, vaktini büyük bir endişe ile efendisinin önüne atmak zorunda kalan; kendine, ailesine, inandığı davasına bir saniyesini bile ayıramayan insan köle değil de nedir?

Görüyoruz ki kölelik bitmemiştir, bugün kölelik içinde bulunduğumuz şu kapitalist nizamda derinleşerek sürüyor.

Arkadaşlar,

Her seçim döneminde olduğu gibi asgari ücretliler üzerinden geçtiğimiz seçimde de epeyce siyaset yapıldı.

Rakamlar havada uçuşurken, ülkenin başbakanı asgari ücretin artamayacağını, insani düzeye çıkamayacağını kanıtlamak için kapitalist TÜSİAD avanesini yardıma çağırdı.

Düşünebiliyor musunuz, meydanlarda sık sık adaletten, dinden, imandan, faiz lobisinden bahsedip duran iktidar sahipleri söz konusu sermayenin çıkarları olunca hemen aynı cephede yan yana diziliyorlar!

Maliye Bakanı asgari ücret artarsa ihracat olmaz diyor, başbakan TÜSİAD’ı tanıklığa çağırıyor.

Ezilenlerin, yoksulların, asgari ücretlilerin, işsizlerin yanında duracaklarına; onların insan gibi yaşayacağı adil bir toplum için mücadele vereceklerine kapitalist efendilerinin yanında hizalanıyorlar.

Onların bu hoyratlık ve acımasızlıklarına karşı biz de Rabbimizi ve halkımızı tanıklığa çağırıyoruz!

Kıymetli Halkımız,

Biz asgari ücret şu kadar olsun falan demiyoruz.

Öncelikli ilkemiz “hakça üretim ve bölüşüm, adil paylaşım”dır.

Denklemi buradan kuruyoruz.

Rabbimizin de beyanı doğrultusunda varken de yokken de paylaşmayı öneriyoruz.

Allah’ın nimetlerine el koyan hırsızlara, burjuvalara, mâlikânelerde, korunaklı köşklerde, saraylarda yaşayanlara hesap gününü hatırlatıyoruz.

Ey zenginlik içinde şımarmış ve köleleştirilen insanların alın terleriyle sefih bir hayat süren efendiler, diye sesleniyoruz onlara.

Biriktirdiğiniz ateştir!

Dikkat edin, diyoruz; hem zenginlik, hem günah ve öfke biriktiriyorsunuz!

Sömürü ve zulüm düzeniniz bâki kalmaz.

Tövbe edin ve zulmettiğiniz, köleleştirerek yoksulluğa, çaresizliğe teslim ettiğiniz emekçilerden özür dileyin, helallik isteyin; haksız bir şekilde el koyduğunuz, emek ve alın terinden çaldığınız her şeyi halka geri verin!

Yoksa, bu zulmün hesabını öte dünyada Âlemlerin Rabbi olan Allah soracaktır; bu dünyada ise halkımız adalet mücadelesini sonuna kadar yürütecektir.

Buraya toplanarak adaleti talep eden vicdan sahibi kardeşler,

Mübarek Ramazan günlerindeyiz.

Oruç sadece aç kalmak değildir, hepiniz bunu biliyorsunuz.

Oruç, açlıkla terbiye edilmek istenen ezilenlerin hissiyatında ortaklaşmak; onların dünyasını, ruh halini, çaresizliklerini kavramak ve onlarla birlikte direnişe geçmektir.

Oruç, kapitalist yağma, talan ve köle düzenine karşı Musa ve Harun olmaktır.

Oruç, şaşaaya, kibre, israfa, gösterişe, saray tutkusuna karşı bir tevazu ve kulluk ayaklanmasıdır.

İşte oruç, gösterişli sofralarda mideye indirilen ortalama iftar menülerinin bile çok çok altında kalan günlük 33 lira 35 kuruşa tutsak edilmiş, sadece hayatta kalıp efendilere hizmete devam edebilecek biyolojik varlıklar olarak görülen asgari ücretlilerin yanında durmanın, bu köleliğe başkaldırmanın adıdır.

Değerli halkımız,

Yeryüzünün mutlak hâkimi Âlemlerin Rabbi olan Allah’tır. Emekçi kardeşlerimizi şu Ramazan ayında ve bütün bir yıl boyunca kendilerince açlıkla terbiye etmeye çalışanlar Mâ’ûn Sûresinde kınanan hakikat yalanlayıcılarıdır.

Hakikati yalanlayıp köleliği ikame etmeye çalışanlara karşı vahyin işaret ettiği doğrultuda bir adalet mücadelesi inşa edelim.

Şüphesiz ki Allah zalimlerin yaptıklarından haberdardır.

 

EĞİTİM İLKE-SEN (İlkeli Eğitim ve Bilim Çalışanları Dayanışma Sendikası, egitimilkesen.org)

İNANÇ İLKE-SEN (İlkeli Diyanet ve Vakıf Çalışanları Dayanışma Sendikası, inancilkesen.org)

TOKAD (Toplumsal Dayanışma, Kültür, Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneği, tokad.org)

ÖYB (Özgür Yazarlar Birliği, ozguryazarlarbirligi.org)