Barış için adalet, kardeşlik için hakkaniyet!
Adalet ve Özgürlükler Platformu, 13. olağan buluşmasını Akyazı’da gerçekleştirdi.
Mazlumder Akyazı Şubesi’nin evsahipliğindeki buluşmada, Akyazı Adalet ve Özgürlükler Platformu’nun 328. hafta basın açıklamasına da destek verildi. Platform adına haftalık basın açıklamasını sendikamız MYK üyesi Beytullah Önce yaptı. Açıklamanın tam metni aşağıdadır:
HAK, ADALET, ÖZGÜRLÜK DİRENİŞLE GELECEK!
Değerli dostlar,
Bugün, Akyazı Adalet ve Özgürlükler Platformu’nun 328. hafta basın açıklamasında aramızda Tokat’tan, Konya’dan, Bursa’dan, İstanbul’dan, Adapazarı’ndan, Kocaeli’nden dostlarımız bulunuyor.
8 yıldır bu meydanlarda birlikte yürüttüğümüz direnişi farklı şehirlerde omuzlayan, bizi yalnız bırakmayan tüm kardeşlerimize hoş geldiniz diyoruz.
Bildiğiniz gibi Adalet ve Özgürlükler Platformu gönüllülük esası etrafında bir araya gelen ve bağımsız yerel platformların çatı organizasyonudur. İslam’ın adalet hedefini gözeten platformumuz; dini, mezhebi, ideolojik görüşüne bakmaksızın, her birey ya da toplumsal gurubun Hak ve hukukunu savunmayı ilke edinmiştir.
Kim tarafından ve nereden gelirse gelsin, her türlü zulüm ve ifsada karşı durmak amacını güden Adalet ve Özgürlükler Platformu, esas olarak toplumun maslahatını gözetmektedir. İşte bu sebeple kendine değil herkese Müslüman bir siyaset izlemektedir.
Sevgili kardeşler,
Hepimizin bildiği gibi hem ülke hem de bölge genelinde oldukça kritik bir süreçten geçmekteyiz. Komşumuz Suriye’deki yangın sürüyor. Reyhanlı’daki bombalı saldırılar, bu ateşin söndürülmediği nelere yol açabileceğini çok daha yakından göstermiştir. Reyhanlı halkının acısını paylaşıyor, tekrarının yaşanmamasını diliyoruz. Aynı şekilde bunu Suriyeli sığınmacılara karşı bir nefrete dönüştürmek isteyenlerin tuzağına düşülmemesi çağrısı yapıyoruz. Çünkü Mazlumder’in hazırladığı ön raporda yer alan tespitler, kardeş halkların arasına ne tür çatışma tohumları ekilmeye çalışıldığına işaret etmiştir.
Tüm taşların yerinden oynadığı, on binlerce insanın hayatını kaybettiği, 1,5 milyon insanın yerinden yurdundan edildiği bu süreç, diğer taraftan da bölge genelinde etnik ve mezhebi düşmanlıkları besleyen fitnecilerin ekmeğine yağ sürmektedir.
Tam da böyle bir vasatta Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin Siyonist işgal rejimiyle ilişkilerini yeniden güçlendirmesi dikkat çekicidir. Yine Başbakan Erdoğan’ın hafta içinde ABD Başkanı Obama ile görüştükten sonra Türkiye’nin ABD ile “terörle mücadele” konusunda hem fikir olduklarını söylemesi ibret vericidir. Demek ki bölgesel siyaset, Ankara’da değil, Washington’da belirlenmektedir!
Oysa biz ABD ile birlikte hareket etmenin ne anlama geldiğini Irak’ta, Afganistan’da çok acı biçimde görüyoruz. İşte bu sebeple de, Müslüman halklara karşı terör uygulayan devletlerle geliştirilecek hiçbir çözümün Suriye halkının acısını dindireceğine inanmıyoruz.
İki yıldır yangına körükle gitmekten başka hiçbir şey yapmayanların şimdi, tam da 100 bine yakın Suriyeli öldükten sonra, en başında başvurulması gereken çözümü konuştuklarını görüyoruz.
Oysa iyi bilinmelidir ki, akan kanı bir an önce sonlandıracak çözüm, ABD, İngiltere, Fransa gibi emperyalist güçlerle gelmeyecektir. Bilakis, Hamas İslami Direniş Hareketi liderlerinden Zahar’ın da ifade ettiği, Suriye için geçiş aşaması ancak Türkiye, Mısır, İran gibi bölge devletlerinin ittifakıyla mümkündür. Çözüm ancak, bölgeyi Siyonist ve emperyalist emellerin zemini olmaktan çıkarmakla mümkündür.
Aslında bu yakıcı süreç, mevcut devletlerden önce bu topraklarda yaşayan tüm bölge halklarının, kendi sorunlarını neden kendi içinde çözmesi gerektiğini de göstermiştir. Aksi takdirde müstekbir ve zorba rejimlerin elinde rehin kalmaktayız.
O halde görmek gerekir ki, önceliğimiz, bölge halkları olarak yerel ve küresel sistemin tasallutundan kurtulmaktır. Her türlü sosyal, siyasal ve iktisadi meseleye karşı kendi öz irademizi geliştirmektir. Adalet ve Özgürlükler Platformu, bu amaca hizmet etmeye devam edecektir.
Değerli kardeşler,
Bu hafta, aynı zamanda Nekbe Haftası. Nekbe, Filistin halkı için 65 yıldır süregelen Siyonist işgalin başlangıç tarihini işaret etmekte ve “büyük felaket” anlamına gelmektedir. Bu gerçekten de büyük bir felakettir çünkü o günden bugüne Filistin topraklarının yüzde 78′inin işgal edilmiştir. Yüzlerce köy haritadan silinmiştir. 6 milyondan fazla insan vatan topraklarından sürülmüştür. Halen Gazze’de 1,5 milyon Filistinli ağır bir kuşatma altındadır. 5 bine yakın Filistinli tutsaktır. Kudüs’ün İslami kimliği ise yok edilmek istenmektedir.
Biz de, Adalet ve Özgürlükler Platformu olarak, Siyonist İsrail’in bölgedeki varlığını bütün halklar adına büyük bir tehdit kabul ediyoruz. Türkiye ile İsrail işgal rejimi arasında yeniden başlayan yakınlaşmaya kesinlikle karşı çıkıyoruz. Mavi Marmara şehitlerinin kanı üzerinden yapılan hiçbir pazarlığını kesinlikle kabul etmiyoruz.
Yine bu hafta, Kafkas halkları için de büyük bir felaketin yıl dönümüdür. Bundan tam 149 yıl önce, 1 milyon 700 bin Adığe ve Abhaz, Rus rejimi tarafından kendi topraklarından sürülmüştür. Çerkes Sürgünü olarak anılan bu sürgün sırasında yüz binlerce insan yollarda açlık, susuzluk, hastalık ya da fırtına gibi sebeplerden dolayı yok olup gitmişlerdir. Adalet ve Özgürlükler Platformu olarak bu sürgün ve katliamların da acısını paylaştığımızı belirtiyoruz.
Aynı şekilde Roboskili ailelerin de acısını derinden hissediyoruz. Faillerin hâlâ yargılanmamasını, cezalandırılmamasını ve yetmezmiş gibi insanlık dışı siyasi demeçlerin verilmesini kabul etmiyoruz. Kürt meselesinde kısmı bir çözüm için yeni bir girişim başlatılmışken, toplumsal barış ve kardeşliğin tesisinde, tam 507 gündür süren bu acının dindirilmesinin önemli bir adım olacağını düşünüyoruz. Barış için adalet diyoruz, kardeşlik için hakkaniyet diyoruz. Kendimiz için istediğimizi herkes için istiyoruz.
Adalet ve Özgürlükler Platformu olarak gerek bölgemizdeki gerekse dünyadaki tüm halkların kurtuluşu için, bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da Müslümanca direnmeye devam edeceğiz. Vahyin kurtuluş çağrısına şahitlik etmekten vazgeçmeyeceğiz.
8 yıldır omuz omuza verdiğimiz bu mücadelede bizi yalnız bırakmayan tüm dostlarımıza şükranlarımızı sunuyoruz.
Önümüzdeki hafta, aynı gün ve saatte, 329. kez yine burada toplanacağız.
Gelin, birlikte direnelim!
AKYAZI ADALET VE ÖZGÜRLÜKLER PLATFORMU