Bir dili yasaklamak, onu konuşanları hiçleştirmektir
SkMM çalışmasına katılan Eğitim İlke-Sen MYK üyesi Beytullah Önce, bir insanın ya da toplumun dilini yasaklamanın, onu hiçleştirmek anlamına geleceğini belirtti
Sakarya küçük Millet Meclisi Şubat ayı oturumunda gündem olarak, Kürt meselesinde gelinen son diyalog sürecinin barışçıl bir çözüm getirip getiremeyeceği sorusu ele alındı. Çeşitli sivil toplum örgütlerinden temsilcilerin katıldığı toplantıda bu ay Sivil Toplum Ortak Çalışma Grupları Girişimi adına Şanar Yurdatapan ile gazeteci-yazar Abdurrahman Dilipak da hazır bulundu. Şanar Yurdatapan moderatörlüğünde gerçekleşen SkMM çalışmasında Eğitim İlke-Sen MYK üyesi Beytullah Önce, sorunun siyasi ve pedagojik boyutuna ilişkin görüşlerini kısaca paylaştı.
Konuyla ilgili son dönemde katıldığı çeşitli programlarda, meselenin çok daha geniş bir perspektiften ele alındığını gözlemlediğini söyleyen Önce, gelinen aşamada çözümü salt insani hak ve özgürlükler bağlamında geliştirmeye çalışmanın da yetersiz kalacağına dikkat çekti.
Meselenin pedagojik boyutunda anadilde eğitim hakkının önemli bir yer tuttuğunu belirten Beytullah Önce, bir insanın ya da toplumun okuldaki eğitimde ya da başka bir kamu hizmeti sürecinde dilini yok saymanın; onun varlığını, benliğini, kısaca her şeyini yok saymak olduğunu söyledi.
Anadilin yasaklanmasının ya da siyasi bir pazarlık konusu yapılmasının, Allah’ın bir ayetini inkâr, dolayısıyla zulüm ve Allah’a açık bir isyan anlamına geleceğini belirten Önce, bu konuda gerekli her türlü siyasi ve pedagojik mekanizmanın bir an önce geliştirilmesi gerektiğini vurguladı.
Toplumun ya da sivil toplum örgütlerinin dahi devletmiş gibi düşünmesini ve meselelere devlet iktidarının sahibiymiş gibi yaklaşmasını eleştiren Önce, sivil bir mücadelenin önceliğinin ancak, hakkın yerine gelmesi ve adaletin sağlanması olabileceğini belirtti.