Direnen İşçilerle Bursa’da Dayanışma Eylemi ve Ziyareti
EĞİTİM İLKE-SEN (İlkeli Eğitim ve Bilim Çalışanları Dayanışma Sendikası), MAZLUM-DER Bursa Şubesi ve İNANÇ İLKE-SEN (İlkeli Diyanet ve Vakıf Çalışanları Dayanışma Sendikası) direnişteki metal işçileriyle dayanışmak için Bursa’da, Orhangazi Parkında bir dayanışma eylemi gerçekleştirdi.
Topluluk adına konuşan EĞİTİM İLKE-SEN Bursa Temsilcisi Cihat Oruç, dünya tarihine geçecek bir direnişin Bursa’da başlamış olmasının kendileri için gurur verici olduğunu, Bursalı işçilerin dünya işçilerinin kalbine bir direniş tohumu ektiğini söyleyerek başladığı konuşmasına “Hangi caydırıcı önlemler alınırsa alınsın buna engel olunamayacaktır. Çünkü işçiler güçlerini, haklı ve mazlum olmalarından alıyor. İşçiler sömürülüyor; Sermaye büyüdükçe işçinin yaşam alanı daralıyor. Sermaye gökdelenler diktikçe işçi bodrum katlara mahkûm oluyor. Sermayedar şişmanladıkça, işçi zayıflıyor. Artık işçi gücünün farkına varmıştır. Hiçbir cenaha dayanmadan sadece ve sadece hakkının peşine düşmüş ve hakkını söke söke almayı başarmış ve başaracaktır. Hakkını arayana, hakikatini bulanlara selam olsun!” sözleriyle devam etti.
Emekçilerin yaşadığı olumsuz şartların müsebbiblerini sermayeyi koruyan iktidar sahipleri, sömürücü ve doymak bilmeyen işverenler, satılık sendikalar ve zulümler karşısındaki suskunluk ve nemelazımcılık olarak sıralayan Cihat Oruç,“İşte tam burada Bursalı işçi kardeşlerimiz; tüm egemenleri korkutmuş, tüm ruhbanları aradan çıkarmış, tüm mekanizmaları darmadağın etmiş, tüm sopaları kırmış, tüm tahliye borularını delmiştir. Ve en önemlisi de vicdanlarımızı uyandırmıştır.” diye konuştu.
Türkiye’deki en zengin %1’lik nüfusun toplam servetin %54.3’üne sahip olurken geri kalan %99’un toplam servetten ancak % 45.7 oranında pay aldığını hatırlatan Oruç, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu rant, bu kapışma yarışı arasında asıl ayıp olan direnmemektir, susmaktır. Bursalı kardeşlerimiz bu ayıba dur demiş, suskunluğu çığlığa çevirmiştir. Bizlere de onlara selam çakmak ve destek olmak kalmıştır!”
Eylem sırasında pankart ve dövizler taşınırken sloganlar atıldı, tekbir getirildi.
Daha sonra direnişteki Renault fabrikası ziyaret edildi. Burada işçi temsilcileriyle direniş süreci, işçilerin ve sendikanın tutumları, müzakerelerin geldiği aşamalarla ilgili ayrıntılı görüşmeler yapıldı, sloganlarla fabrika bahçesindeki işçilerin direnişine destek verildi. Renault’dan sonra TOFAŞ işçi sözcüsü Mehmet Altın ile Gemlik’te bir araya gelindi ve aynı temada bir görüşme gerçekleştirildi.
Haber-Foto: İbrahim Doğan, Mustafa Özeke
Eylemde okunan basın açıklamasının tam metni şu şekilde:
Direnen, dilenmeyen işçilere selam olsun.
Dünya tarihine geçecek bir direnişin Bursa da başlamış olmasının bizim için gurur verici olduğunu belirtmek isterim.
Bursalı işçiler dünya işçilerinin kalbine bir direniş tohumu ekmiştir.
Hangi caydırıcı önlemler alınırsa alınsın buna engel olunamayacaktır.
Çünkü işçiler güçlerini, haklı ve mazlum olmalarından alıyor.
İşçiler sömürülüyor;
Sermaye büyüdükçe işçinin yaşam alanı daralıyor.
Sermaye gökdelenler diktikçe işçi bodrum katlara mahkûm oluyor.
Sermayedar şişmanladıkça, işçi zayıflıyor.
Artık işçi gücünün farkına varmıştır. Hiçbir cenaha dayanmadan sadece ve sadece hakkının peşine düşmüş ve hakkını söke söke almayı başarmış ve başaracaktır.
Hakkını arayana, hakikatini bulanlara selam olsun…
İşçinin bu sefil şartlara düşmesinde;
Birinci müsebbip iktidar sahipleridir. Sermaye baronları ile işbirliği içindedir. İktidarına zara vermediği sürece koruma, kollama hizmeti sunmaktadır.
İkinci müsebbip işverendir. İşçinin emeğini sömürmektedir. Kazandıkça oburlaşan, oburlaştıkça azgınlaşan bir süreç izlemektedir. Kazandığını işçisi ile bölüşmemektedir. Azami verim elde etmekte asgari ücret vermektedir.
Üçüncü müsebbip, adeta ruhban sınıfı rolünde olan, satılmış, işbirlikçi işçi sendikalarıdır. Devletin ve işverenin işçi üzerindeki sopası, ayar vericisidir.
Sendikalar kontrol mekanizmasıdır. Barajların tahliye borularıdır.
Dördüncü müsebbip, suskunluğumuz, vicdansızlığımız, nemelazımcılığımız ve bananeciliğimizdir…
İşte tam burada Bursalı işçi kardeşlerimiz; tüm egemenleri korkutmuş, tüm ruhbanları aradan çıkarmış, tüm mekanizmaları darmadağın etmiş, tüm sopaları kırmış, tüm tahliye borularını delmiştir. Ve en önemlisi de vicdanlarımızı uyandırmıştır.
Türkiye’deki en zengin %1’lik nüfus toplam servetin %54,3’üne sahip; buna karşın nüfusun geri kalan %99’luk kesimi toplam servetten ancak % 45,7 oranında pay alıyor. Yani artık Türkiye’deki çok küçük bir azınlık geri kalan % 99’luk nüfusun toplam mal varlığından daha büyük bir servete sahip…
Ayrıca işçinin, emeklinin mahkum edildiği bu süreçlerde, Ülkede müthiş bir israf yaşanmakta, adeta ibreti alem olacak şekilde insanların gözüne sokula sokula yapılmaktadır.
Her gün iş güvensizliğinden kaynaklı işçi ölümleri/katliamları yaşanmaktadır.
Bu rant, bu itiş kapış arasında asıl ayıp olan direnmemektir, susmaktır.
Bursalı kardeşlerimiz bu ayıba dur demiş, suskunluğu çığlığa çevirmiştir.
Bizlere de onlara selam çakmak ve destek olmak kalmıştır.
Direnişlerine selam olsun,
Sebatlarına selam olsun,
Diriltici ruhlarına selam olsun…
EĞİTİM İLKE-SEN, MAZLUM-DER Bursa Şubesi, İNANÇ İLKE-SEN
adına
Cihat Oruç, Eğitim İlke-Sen Bursa İl Temsilcisi