Deli Dumrul Tank Üretimi Meslek Lisesi
Meslek lisesinin memleket meselesi olduğu söylenince, kastedilen, mesleki eğitimin bir ülkenin en önemli sorunlarından olduğudur.
Meslek lisesi ve mesleki eğitim, bunları savunanların deyimiyle ara eleman ihtiyacını da karşılayacak olan süreçlerdir. Ara eleman ne demek? Tüm iş kollarında arada kalan işleri yapacak olan, yönetim ve karar mekanizmasına dâhil olmayan işleri yapan eleman demek.
Bir kurumda yönetim ve karar mekanizmalarında bulunmadığınız zaman sizin adınıza plan yapılır, üretim ve maliyet hesaplama sürecinin bir nesnesi olursunuz, kurumun işine yaramadığınızda da işten atılırsınız. Tıpkı Koç Grubuna bağlı Arçelik buzdolabı fabrikasında olduğu gibi…
İşten atılmanızın gerekçesi verimli çalışmamanız olabilir. Ya da bağlı bir şirketin kapanması nedeniyle size artık gerek duyulmadığı da söylenebilir. Ama hakkınızda plan yapanlara ve sizi yönetenlere karşı hakkınızı savunmak ve kurumunuzdaki süreçlerde kararın bir parçası olmak istediğinizde, örgütlendiğinizde ya da bağlı sendikanızın bir uygulamasına karşı geldiğinizde yani yine karar sürecinin bir parçası olmak istediğinizde de işten atılabilirsiniz. Bu fabrikada olduğu gibi…
Meslek lisesinin memleket meselesi olduğunu iddia edip ülke çapında projelere imza atmak isteyerek insana, emeğe, eğitime değer veriyormuş ve memleketi kurtarmak derdindeymiş gibi görünen bir sermaye grubunun sudan sebeplerle işçilerini işten çıkarması aslında bu meseleye hiç de bir memleket meselesi, bir toplumsal mesele gibi bakmadığının bir göstergesi.
Kapitalist üretim biçiminde, işten atma eylemi,emekçi sınıfının üzerinde korku ve endişeye dayalı tedirginlik ve buna bağlı olarak da baskı yaratmaktan başka bir işleve sahip değildir.
Krizmiş, maliyetmiş, verimlilikmiş, performansmış, bunların hepsi palavradır.
Bir de üstelik çok küçük yaştan itibaren, mesleki eğitim masalıyla bireylerin üzerinde egemenlik kurmaya çalışacak projeler üretmek, gelecek nesillerin yaşam yolu üzerinde söz sahibi olmaya çalışmak (tıpkı ülkenin başlıca geçiş yolları, otoyollar ve köprüler üzerinde hâkim olmaya çalışmak gibi…), sermayenin amaçları doğrultusunda çalışması ve yeri geldiğinde de savaş makinasına hizmet etmesi için nesiller yetiştirmek tam da kapitalist üretim biçiminin işidir.
Düşünün ki, eğitime ayrılan bütçe ile savunma maskesiyle savaşmaya ayrılan bütçe karşılaştırılıp tartışma konusu yapılırken bir sermaye grubu hem savaş makinasına üretim yapsın hem de eğitime yatırım yapsın ve proje geliştirsin. Göze batan bir çelişki. Ve tabii ki de bir çelişki değil çünkü eğitim sisteminin militarist amaçlara hizmet boyutu düşünüldüğünde gayet de anlaşılabilir bir durum.