Eğitim Sistemi Çökmüş Vaziyette!
Eğitim İlke-Sen tarafından Sakarya’da gerçekleştirilen eylemde eğitim sisteminin çöktüğü belirtilirken, Meclis’e sevk edilen MEB yasa tasarısı da protesto edildi
Sakarya’daki adalet ve özgürlükler eylemlerinin 440. hafta basın açıklamasını Eğitim İlke-Sen yaptı. Eğitim İlke-Sen MYK üyesi Beytullah Önce’nin okuduğu basın açıklaması “Eğitim Sistemi Çöktü” başlığını taşıyordu.
Eğitim sistemindeki sorunlarla birlikte eğitim ve bilim çalışanlarının sorunlarını da gündeme getiren Beytullah Önce, toplumun emekçi kesimleri başta olmak üzere tüm kesimlerinin ciddi bir geçim sıkıntısı yaşadığını belirtti.
Eylemde, Meclis’e gönderilen “Milli Eğitim Temel Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” da protesto edilerek, bazı maddelerin mutlaka geri çekilmesi gerektiği ifade edildi.
Basın Açıklamasının Tam Metni
EĞİTİM SİSTEMİ ÇÖKTÜ!
2013-2014 eğitim-öğretim yılının ikinci dönemi başladı.
Yaklaşık 17 milyon öğrenci ve 800 bin öğretmen için ders zili yeniden çalmaya başladı. Lakin ne zillerin çalıyor olması, ne de okulların her sabah açılması, eğitim sisteminin aslında çökmüş olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Kabul etmek gerekir ki mevcut eğitim sistemi, ne insana ne de topluma hizmet ediyor! Anaokulundan üniversiteye, her kademede yıllarca sürdürülen ve adına “eğitim” denilen bu süreç, şu an için yalnızca zorunlu bir dayatmadan ibaret.
Okullar devletin siyasi, kapitalist sistemin ekonomik çıkarları arasında sıkışmış vaziyette. Yap-boz halini alan eğitim sistemi ise her yıl milyonlarca çocuğun, gencin hayal ve zihin dünyasını yoksullaştırıyor. Okullar ahlaki, düşünsel ve kültürel yozlaşmanın zeminine dönüşüyor.
Onca yılın sonunda öğrenemeyen, sorgulayamayan, eleştiremeyen ve düşünemeyen kitleler yaratılıyor. İsteniyor ki, düzene itaatkâr yığınlar oluşsun! Umuluyor ki, siyasi ve iktisadi sistem için köleler yetişsin! Ya devlet ya da piyasa tanrısına kul olsunlar!
İnsanı yozlaştıran, köleleştiren böyle bir eğitim sistemini asla kabul etmeyelim! İnsani değerlerin, toplumsal taleplerin yok sayıldığı, devletin tektipçi, inkârcı, dayatmacı, baskıcı ve yasakçı eğitim anlayışına teslim olmayalım!
Aynı şekilde “eğitimde dönüşüm” adı altında, okulların faiz ve rant ekonomisi olan kapitalist sisteme entegre edilmesine de kayıtsız kalmayalım.
Kamu okullarına doğru dürüst bütçe verilmezken, halkın parası özel okullara aktarılmasın. Eğitim ticaret, okullar ticarethane olmasın.
Değerli dostlar,
Eğitim sistemi çökerken, eğitim ve bilim çalışanları da bu ağır yükün altında her geçen gün daha fazla eziliyor. Emeğimizin hakkını alamadığımız gibi her geçen yıl kayıplarımız daha da artıyor! Neoliberal politikalar, kamu çalışanlarının mali ve sosyal haklarını gasp ediyor.
Geçen yıl yapılan toplu görüşmelerdeki kayıplarımızın boyutları ise son dönemde artan hayat pahalılığı ve enflasyon ile bir kez daha ortaya çıktı.
Bu yıl için verilen zam, daha ilk ayda eriyip gitmiş vaziyette. Akademik görevlilere ise henüz zam dahi yapılmış değil!
Yoksulluk sınırı altında yaşayan milyonlarca asgari ücretli, emekli, taşeron işçi gibi kamu çalışanları da ciddi bir borç sarmalında! Toplum olarak kan emici bankaların kredi bataklığında çırpınıyoruz! Bu durum mutlaka değişmek zorundadır.
Herkes emeğinin karşılığını almalıdır. İnsanca koşullarda yaşamasına imkân tanıyacak bir ücret almalıdır. Bu talebimiz, yalnızca kendimiz için değil, toplumun tüm kesimleri içindir.
Eğitim İlke-Sen olarak istiyoruz ki hiç kimse ezilmesin, sömürülmesin, kula kulluğa zorlanmasın!
Görüyoruz ki; eğitim sistemi çökerken, eğitim emekçileri bu enkazın altında çırpınırken; Milli Eğitim Bakanlığı ise eğitim sisteminin, kamu çalışanlarının, atama bekleyen öğretmenlerin sorunlarını çözmek yerine, yeni yeni sorunlara zemin hazırlıyor.
Bunun son örneği Meclis’e sevk edilen yasa tasarısıdır. Gerek aday öğretmenlerin kadroya geçirilmesinde, gerekse okul yöneticilerinin atanmasında getirilen düzenlemeler; açık biçimde siyasi iradeye teslimiyet istendiğini gösteriyor.
Eğitimde, hakkaniyeti ve liyakati değil iktidar yandaşlığı öne çıkaran değişikliklerle dolu MEB tasarısının yasalaşması halinde olumsuz sonuçlar doğuracağı konusunda bakanlığı uyarıyoruz.
Yine tasarıda yer alan bir madde, devletten bağımsız bir şekilde sivil alanda yürütülen tüm eğitim-öğretim faaliyetleri açısından sorun teşkil nitelikte. Tanımı yapılmadan, sınırları net biçimde çizilmeden hazırlanan bu maddeyle, tüm eğitim-öğretim hizmeti sunumları bakanlığın izin ve denetimine tabi kılınıyor. Haliyle kaldırılmasını istediğimiz Tevhid-i Tedrisat Kanunu, güncel ilavelerle daha da güçlendiriliyor!
Yarın bu maddeye dayanılarak, sivil alandaki tüm alternatif eğitim faaliyetlerinin yasaklanmayacağını kim, neye dayanarak garanti edebilir ki?
Yeni bir 28 Şubat süreci yaşandığında, bu maddenin yol açacağı sonuçlar göz ardı edilmemeli, o madde tasarından mutlaka geri çekilmelidir!
Değerli dostlar;
Son dönemde, dershane tartışmasıyla yeniden gündeme gelen eğitim meselenin, kirli bir siyasi güç ve rant kavgasının malzemesine dönüştüğünü üzülerek gözlemliyoruz.
Sonuçları itibariyle sadece taraflarını değil, herkesi ilgilendiren eğitim gibi önemli bir konuda, günübirlik bir çıkar kavgasına dönük atılacak adımların, telafisi zor sonuçlar doğuracağı unutulmasın!
Hak, emek, adalet ve özgürlük mücadelemiz kesintisiz bir şekilde devam edecek.
EĞİTİM İLKE-SEN
İlkeli Eğitim ve Bilim Çalışanları Dayanışma Sendikası