Genel bütçede kamu yine gözetilmiyor
Sakarya küçük Millet Meclisi, Aralık ayı toplantısına katılan Eğitim İlke-Sen MYK üyesi Beytullah Önce, yüzde 70’i halktan alınan vergilerle oluşan genel bütçede sosyal adaletin ve kamunun gözetilmediğini belirtti
Her ay birçok ilde vekillerle müvekkilleri aynı oturumda buluşturarak genel ve yerel gündemin görüşülmeye açıldığı Türkiye küçük Millet Meclisi çalışmalarında bu ay siyasi dokunulmazlık ve genel bütçe konuları görüşüldü.
Kurumsal ve bireysel katılımla çalışmalarına devam eden Sakarya küçük Millet Meclisi’nin toplantısına katılan Eğitim İlke-Sen MYK üyesi Beytullah Önce, 2013 Genel Bütçesi’yle ilgili yaptığı konuşmada aşağıdaki görüşleri paylaştı:
Kamu Bütçesinde Kamu Yine Gözetilmemektedir!
İlk olarak ekonomik programın temel mantığını gözetmek gerekiyor. Program ekonomik kalkınmacı/büyümeci bir söylemi merkeze almış. Bu her ne kadar nötr, bilimsel ve doğru bir söylemmiş gibi görünse de aslında basittir ki; büyüyen sadece sermayedir. Sosyal adaletin merkeze alınmaması; çalışanların değil büyük sermaye sahiplerinin çıkarlarının baz alınması sonucunu doğurmaktadır. Bu bağlamda görünen o ki, 2013 yılı bütçesinin asıl yükünü de yine yoksullar, kamu çalışanları, emekliler, işçiler ve orta gelirli aileler çekecektir.
2013-2015 Orta Vadeli Ekonomik Program’da, asgari ücret için ‘yüzde 3+3’ oranında bir zam öngörülüyor. Bunun anlamı 1 Ocak itibariyle 740 liralık net asgari ücrete muhtemelen 22 lira civarında bir zam yapılacağıdır. Açlık sınırının 1100, yoksulluk sınırının ise 3000 lirayı aştığı bir ülkede, asgari ücreti 762 liraya yükseltmek hangi vicdana, nasıl sığabilir?
TASARRUF YANLIŞ YERDEN YAPILIYOR!
Hükümet, akaryakıt, elektrik, doğalgazdan alınan vergilerde yapılan zamların ardından yeni yılda da harcamaları kısma kararı almıştır. Tasarruf elbette önemli ama bunun nerden yapıldığı önemli değil mi? Örneğin önümüzdeki yılın bütçesinde ilk kez kamunun işlettiği eğitim ve dinlenme tesisleri, misafirhane, çocuk bakımevi, kreş, spor tesisi ve benzeri sosyal tesislerin giderlerinin tamamının bu tesislerin işletilmesinden elde edilecek gelirden karşılanacağı hüküm altına alınıyor. Bunun anlamı doğrudan halkın yararlanması amacıyla kurulmuş birçok sosyal tesis, kendi kendini döndürebilmek için kamu yararını değil kâr oranlarını düşünmek zorunda kalacak.
Programın “İstihdamın Arttırılması” başlıklı bölümünde emek meselesinde izlenecek yol da ortadadır. Buradaki anahtar kavramı “esnek” çalıştırma. Hükümet bu uygulamayı kamu çalışanları için de getirmeyi planlıyor. Anlıyoruz ki kamu sektöründe esnek çalışmanın yasal altyapısının hazırlanıyor.
GÜVENLİK HARCAMALARINDAKİ ARTIŞ ÜRKÜTÜCÜ!
Türkiye’de bir savaş bütçesi gibi harcanan savunma-güvenlik bütçesinde son dönemdeki artış yine dikkat çekicidir.
Örtülü ödenek de artış da yine aynı şekilde önemlidir. Bununla birlikte programa bakınca artan bütçe açığının ve tehlike sinyalleri vermeye devam eden cari açığın da, yatırımların kısılması ve vergilerin artırılması yoluyla kapatılmaya çalışılacağı anlaşılıyor.
Tasarıya göre vergi 39 milyar liralık artış ön görülüyor. Enflasyon yüzde 5 civarında tahmin edildiğine göre bu önümüzdeki yıl ortalama yüzde 14’lük bir toplam vergi tartışı demek! Ücretlere yapılan zamda enflasyon baz alınırken, vergide enflasyonun neredeyse üç katı bir artışa gidilmesinin ne sosyal ne de iktisadi adaletle ilgisi olmadığı çok açık. Yoksullara ya da sabit gelirli çalışanlara mevcut gelirin yalnızca yüzde 7’sini ayırmak, aslında bütçesinin dağıtımında kimin menfaatinin gözetildiğini göstermeye tek başına yeten bir istatistik olarak okunabilir.
Yine Kurumlar Vergisi gelirlerinde pek bir artış öngörülmemesi, mevcut ekonomi sisteminin asıl kazanan aktörlerinden daha fazla vergi alınmayacağını ortaya koyuyor. Yani çok az kazanan ile çok ama gerçekten çok kazanın arasında herhangi bir ayrım gözetmeyen vergi adaletsizliği, önümüzdeki yılda da devam edecek gibi duruyor.
EĞİTİM BÜTÇESİ ARTTI AMA…
Maliye Bakanı Şimşek, 2013 bütçesinde 68,1 milyar ile en fazla payı Milli Eğitim Bakanlığı’na ayırdıklarını belirtti. Fakat asıl mesele bu bütçenin ne için kullanılacağı? O zaman görüyoruz ki, MEB bütçesinin %80’i personel giderleri ile sosyal güvenlik primine gitmektedir. Okulların ihtiyaçları için ayrılan oran ise %8 düzeyinde kalmıştır. Haliyle bütçe oran olarak artsa bile eğitim sisteminin gereklerini karşılamaktan fersah fersah uzaktır. Böyle bir ortamda, FATİH projesi kaynak israfı ve piyasaya rant aktarımından öte bir değer maalesef taşımayacaktır.
Yine yükseköğrenime ayrılan bütçe de milli gelirin yaklaşık % 1’dir. Haliyle üniversitelerin işletmeci mantığıyla kendi kaynaklarını oluşturabilmesi baskısı, eğitimin ticarileştirilmesi sorununu da beraberinde getirecektir.
Tüm bu rakamlardan çıkan sonuç, özetle %70’i yoksullardan ve orta gelirli ailelerden alınan vergilerle oluşan bütçenin büyük kısmının özel sermaye sahiplerine aktarılacağı, eğitim, sağlık, barınma gibi temel ihtiyaçların karşılanmasında sosyal ve iktisadi adaletin kesinlikle sağlanmayacağıdır. Her ne kadar programdaki rakamlar sürekli artıyor gibi görünse de bunun gerçek bir karşılığı var ise de bu kesinlikle halk için bir artış değildir.
Beytullah Önce / Eğitim İlke-Sen MYK üyesi
HÜKÜMETİN 2013 YILI İÇİN ÖNGÖRDÜĞÜ BÜTÇEDE YİNE EMEKLİYE, MEMURA,İŞÇİYE ,ASGARİ ÜCRETLİYE ,4C LİYE VESAİR TOPLUMUN TÜM ALT GELİR GURUPLARINA UYGULAMAYI DÜŞÜNDÜĞÜ 3+3 LÜK ZAMMI ŞİDDETLE KINIYOR VE KINIYORUZ.. TÜKETİM KALEMLERİNİN HER BİRİNİN YÜKSEK ORANLARDA ARTTIĞI DÜŞÜNÜLÜRSE YİNE SERMAYEYE RANT SAĞLANDIĞI GÖRÜLECEKTİR. DEVLETİN KASASININ ALTIN VE DÖVİZLE DOLDUĞUNU GURURLA VE BÜYÜK BİR ÇOŞKUYLA İLAN EDEN BAŞBAKANIN TEKASÜR YAPTIĞI VE YAPTIRDIĞI APAÇIK ORTADADIR. ÇALIŞAN KESİMİN BÜYÜK ÇOĞUNLUĞUNA VE DARGELİRLİ HALKI AÇLIK SINIRININ ALTINDA BİR PARAYLA GEÇİNMEYE LAYIK GÖREN PARTİSİNİN ÜZERİNDE SADECE ETİKET OLARAK DURAN “ADALET VE KALKINMA” SIFATLARININ ÇOK KÖTÜ DURDUĞUNU SÖYLEMEMİZ GEREKİR…