İktidarın Yeniden Üretiminde Eğitimin Rolü -Bilge Adamlar’da…
Eğitim İlke-Sen Basın ve Yayın Genel Sekreteri Beytullah Önce, Bilge Adamlar Dergisi’nin son sayısına “İktidarın Yeniden Üretiminde Eğitimin Rolü” başlıklı bir yazıyla katkı verdi
31. sayısında “Dünden Bugüne Müslümanların İktidar Sınavı” dosyasıyla çıkan Bilge Adamlar Dergisi’nde güncel eğitim meselelerinin arka planını sorgulayan ve “Eğitimin halen devlet tarafından belirlenen ‘istendik düşünce ve davranış kalıpları’nın bireylere kazandırma faaliyetlerinin toplamından fazla bir sonuç ifade etmediği milli eğitim sisteminin her boyutuyla ciddi eleştirilere ihtiyaç vardır” diyen Beytullah Önce, eğitim-iktidar ilişkisini sorguluyor.
Yazısında modern ulus-devletlerin ve ekonomik düzendeki değişimlerin modern okul sistemi ve eğitim anlayışındaki etkilerini daha detaylı değerlendiren Önce, yazısını şöyle tamamlıyor:
“Okullarda yapılmak istenen; bireyleri düzene zihinsel olarak hazırlamak; onlara düzen içinde oynayacakları rolleri dağıtmaktır. Bilginin seçilimi ve dağılımı kısıtlanmış bir süreçtir. Hangi bilginin aktarılacağına egemenler karar verir. Dolayısıyla eğitim, bir tür zihin şekillendirme faaliyetine dönüşür. Eğitimin zorunlu ve uzun süreli tutulmak istenmesi ise; süreç neticesinde varılması istenen hedeflere mümkün mertebe ulaşılması içindir.
Görülmektedir ki; kurulu düzenin devamını sağlamada ve iktidarın meşrulaştırılarak toplumsal düzende mikro düzeye kadar dağıtılmasında, kurumsal ve zorunlu eğitim her zaman önem taşımıştır. Çünkü iktidar, toplumu kendi meşruiyetini haklı çıkartacak şekilde eğittiği sürece; insanların düzene bağlılığı da büyük oranda korunacaktır. Bu süreçte eğitim, iktidarın meşrulaştırılmasında ve yeniden üretilmesinde iktidar seçkinlerine hizmet ettiği oranda anlam ve değer kazanır.
Sonuç olarak bugün tartıştığımız ve adına eğitim sistemi dediğimiz mekanizma iktidar seçkinleri, politikacılar, bürokratlar, ekonomistler ve toplum mühendisleri tarafından herkesin bir şeyler öğrenmeye zorunlu tutulduğu, tasarlanmış bir süreçtir. Kişinin rızası dışında gerçekleşir. Böyle bir sistemi etkili ya da verimli hale getirmek ya da reforme ederek kurtarmak mümkün değildir. Yapılması gereken temel tartışma, okulların, öğretmenlerin ve öğrencilerinin rollerinin yeniden nasıl tanımlanabileceği, eğitim sisteminin nasıl kurgulanabileceğidir. Bu da iktidarı değil toplumu referans alan yeni bir pedagojinin geliştirilmesi demektir.”
Yazının tamamına BİLGE ADAMLAR Dergisi’nin 31. sayısında ulaşabilirsiniz.
Dergiyi görmek için tıklayınız.