AçıklamalarımızManşet

Sömürü Mekanizmasından Kurtuluş Mümkündür!

Ağırlığını son birkaç yıldır iyice artıran ekonomik kriz halkımıza, yoksul emekçi kitlelere fatura ediliyor. Gerçeklikten kopan yönetimin kalıcı hâle getirdiği ve artık hemen her kesimce yanlışlığı kabul edilen sahte enflasyon oranları doğrultusunda bütün alan ve muhataplarıyla ekonomi sevk ve idare edilmeye çalışılıyor.

Zamlı maaşları her zaman olduğu gibi açlık oranları seviyesinde seyreden asgari ücretlilerden açlık sınırının altına kalıcı bir şekilde demirleyen emeklilere ve yoksulluk sınırının çok altında gelirleriyle kamu çalışanlarına; bitme noktasına gelmiş ve ancak can havliyle ayakta kalmaya çalışan küçük köylülüğe uzanan bir skalada yoksulluk, halkımızı muhkem bir şekilde kuşatmış durumdadır. İşsizlik boyunduruğunda açıkça köleleşmiş ve geleceğine yabancılaşmış gençliğe değinmiyoruz bile!

Gerçeğin çok uzağında oranlarda açıklanan enflasyon rakamları çılgın kira artışları karşısında sırıtmaktadır. İnsan onur ve haysiyetinin olmazsa olmazı barınma hakları geniş emekçi kitlelerin ellerinden alınmakta ve cârî düzenin nezaretinde eşi benzeri az görülür bir gasp alenen yaşanmaktadır.

Sermayenin takviyesine hizmet eden vergi ve zam sağanağı halkımızın hâl-i hazırını ve geleceğini delik deşik etmiş; aynı hikâyenin uzun yıllar boyunca tekrar edilegelen bıktırıcı fragmanları olmuştur.

Üretimden kopartılarak devlet ve sermaye işbirliği ile metropollere köle olarak yığılan halkımız sağlıklı ve ucuz gıdaya ulaşamamaktadır. Yaz mevsiminde bile yapılan pazar alışverişleri bir korku tünelini andırmaktadır. Halkımızın, tabiatla iç içe bir yaşam formunda barınma ve gıda meselelerini çözebilme imkân ve kabiliyetleri alabildiğine kötürümleştirilmiştir.

Kör hamaset uyuşturuculuğu, mevcut düzenin temel karakteristiği olmuştur. Hakikatlerin önüne türlü çeşit hamasetle gerilen perdeler zam, zulüm, sömürü ve yağma düzeninin nasıl bir mekanizma ile işlediğinin görülmesini engelleme amacı güdüyor ancak biliyoruz ki güneş balçıkla sıvanmaz!

Emekleri çalınmış, alın terleri yağmalanmış, özgürlükleri gasp edilmiş, tabiatları talan edilmiş ve en nihayetinde geleceksiz bırakılmış bütün sınıfların topyekûn bir adalet mücadelesi vermesi mevcut cendereden çıkış ve kurtuluşun tek çaresidir!

Sermaye ve devletin ürettiği, yerel ve küresel boyutlarıyla farklı uç ve hatlardan ilerleyip halkımızı muhasara altına almış bu yağma ve talan düzenini, gündelik ve ne ifade ettiği belli olmayan birtakım oransal artış pazarlıklarının ayartıcılığına teslim olmadan ifşa edip hedefe koyalım.

Bu mekanizmadan kurtuluş mümkündür!

Bu mümkünlük, ancak sömürü düzeninin bir bütün olarak kavranmasıyla kendini gösterecektir. “Hakça bölüşüm ve adil paylaşım” ilkesi “Sermayenin değil Rabbimizin kuluyuz!” mottosuyla birleşerek bu kavrayışı somut bir gerçekliğe dönüştürüp örneklemelidir.

EĞİTİM İLKE-SEN & SAĞLIK İLKE-SEN