Manşet

28 Nisan’dan 1 Mayıs’a

Bazı günler vardır piyasa tanrıları tarafından icat edilmiştir, müşteri kulları daha çok harcasın, tüketsin diye…

Bazı günler vardır, bedeli peşinden çok ağır ödendiği için unutulmayan, unutturulmayan…

28 Nisan’ın da özel bir anlamı var, “Dünya İş Kazalarında Hayatlarını Kaybedenler İçin Anma ve Yas Günü.”

Geçmişi çok eskilere dayanmıyor.

1984 yılında Kanada Kamu Çalışanları Sendikası’nın inisiyatifiyle önce sendika bazında 28 Nisan “Yas Günü” kabul edilmiş.

Sonra Kanada Sendikalar Konfederasyonu bir sene sonra bunu tek taraflı olarak ‘Ulusal Yas Günü’ ilan etmiş, sonrasında devlet de bugünü resmen kabul etmiş.

28 Nisan 1914’te Kanada’da, iş kazalarındaki işveren sorumluluğu hukuken ilk defa tescil edilmiş, bugünün seçilmesinin sebebi buymuş.

Şu an itibariyle birçok ülkede 28 Nisan, çalışma kurbanlarını, iş kazası ya da meslek hastalığı kurbanlarını anma günü olarak kabul ediliyor.

İki sembolü varmış.

Birincisi, madencilerin grizu kaçaklarına karşı önlem olarak eskiden yanlarına aldıkları sarı kanarya.

Bazen de mavi “unutma beni” çiçeği de kullanılıyormuş.

Dünyada en çok kullanılan slogan da çok çarpıcı:

Ölenleri an, kalanlar için mücadele et!

Tam bu slogana uygun ikinci gün de 1 Mayıs.

Tabi 28 Nisan’a göre daha uzun bir geçmişi ve ardında daha kanlı bir hikâyesi var.

1 Mayıs 1886’da Amerika İşçi Sendikaları Konfederasyonu önderliğinde işçiler günde 12 saat, haftada 6 gün olan çalışma takvimine karşı, günlük 8 saatlik çalışma talebiyle iş bıraktılar.

Şikago’da yapılan gösterilere yarım milyon işçi katıldı.

Bu büyük bir gösteriydi ve büyük patronları korkuttu.

Devlet gücü ve çetelerle birlikte sürecin tekrarını engellemek için uyguladığı şiddet, baskı ve kanlı operasyonlar, 1 Mayıs’ın “Birlik, mücadele ve dayanışma günü” olarak anılmasına giden yolu hazırladı.

Bugün artık, insanlığın hak, adalet ve özgürlük mücadelesinin önemli sembollerden biri kabul ediliyor.

Ve 1886’dan bugüne 1 Mayıs’ı var eden nedenler çoğalarak sürüyor.

Emeğin ucuz iş gücüne dönüştürülmesinden, yasal kölelik haline getirilmesinden vazgeçilmedi!

Hayatı maddiyattan ibaret gören kapitalist anlayış yaşamın her alanına yayıldı.

Kötülük dünyanın dört bir yanında.

Zulüm ve sömürü küreselleşiyor, el atmadık alan bırakmıyor.

Saldırılar, işgaller alabildiğine sürüyor.

Kamusallığın içi boşaltılıyor, toplumsal çöküyor.

İnsanlık ve tabiat, dünyanın her yanında fesada uğratılıyor.

İşçiler ölüyor, sermaye daha da azgınlaşarak büyüyor.

Çocuklarımız inşaatlarda, preslerde can veriyor.

Atanmayan öğretmenler, işsiz gezen milyonlar tehdit gibi kullanılınca asgari ücretliler, güvencesiz çalışanlar, karın tokluğuna işe koşturulanların sayısı da artıyor. “Ya çalış ya da dışarıda nasılsa çalışacak milyonlar var” baskısı kuruluyor!

Milyonlarca işsiz, asgari ücretli, düşük gelir gruplarına ait insanımız hayatta var kalma mücadelesi içinde.

Bankalar insanların yollarını kesmiş birer canavar. Büyük sermaye çiftçiyi, esnafı yutuyor, kimseye hayat hakkı tanımıyor.

İşte böyle bir vasatta, çoğalan kötülüklere karşı 1 Mayıs’ta sesimizi hep birlikte yükseltmemiz gerekiyor.

Gelin, bu 1 Mayıs’ta, alanlarda birlikte direnelim!

Adil ve özgür bir gelecek için!