Her eksik çözüm, yeni sorun üretiyor!
Eğitim İlke-Sen, kamuoyuna “demokratikleşme paketi” olarak açıklanan düzenlemeleri değerlendirirken, eksik bırakılan çözümlerin beraberinde yeni sorunlar getireceğine dikkat çekti
Onlarca yıldır biriken sorunların çözüm ve çözümsüzlük sarkacında gidip geldiği, siyasal kutuplaşmanın toplumsal tabana yayıldığı, bir dönemden geçiyoruz. Toplum üzerinde onlarca yıldır sürdürülen baskı ve dayatma politikalarının artık taşınamaz olduğu bu dönemde, sistemin mevcudiyetini koruyabilmesi adına çeşitli yasal düzenlemeler yapılıyor. Fakat her defasında eksik bırakılan ya da hakkaniyetli çözümler üretmeyen değişiklikler, toplumun beklentilerini karşılamaktan uzak kalıyor. Nitekim Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan son değişiklikler de bu bağlamda değerlendirilebilir. Niyet beyanı olarak kamuoyuna sunulan paket, birçok temel soruna ilişkin kısmi iyileşmeler sağlamakla birlikte, doğru çözümü yine dağınık bir vaziyette bırakmış görünüyor.
Eğitim İlke-Sen olarak, kamuoyuna açıklanan bu değişiklikler, hayata geçirilmeden önce eksikliklerinin mutlaka giderilmesi ve toplumsal talepleri karşılayabilecek düzeye çıkarılması gerektiği kanaatindeyiz.
Öncelikle, başörtüsü meselesinde kamu çalışanlarına dönük bir serbestlik tanınacağının açıklanmasından hemen sonra, bu serbestîden yargı, emniyet ya da ordu mensuplarının hariç tutulması; aslında devletin başörtüsü özelinde Müslüman kimliğine yönelik “sakıncalı” yaklaşımını devam ettirdiğini ortaya koymuştur. 12 Eylül’ün, 28 Şubat’ın egemen bakış açısını yansıtan böyle bir düzenleme, yasakçıların bugüne kadar ileri sürdüğü argümanları da adeta meşrulaştırmıştır!
Yine ilkokul, ortaokul ve liselerde, imam-hatip okulları dışında başörtülü öğrencilere yönelik sürdürülen yasak, sınıflarda başörtülü öğretmenlere karşı başı açtırılmak zorunda bırakılan öğrenciler gibi ilk kez karşı karşıya kalacağımız çelişkili bir sonucu beraberinde getirecektir. Diğer taraftan, aynı pakette dini vecibelerini yerine getiren insanlara dönük ayrımcı ve engelleyici tutumların ceza kapsamına alınacağı açıklanmıştır. Bu durumda, okullarda kılık-kıyafet yönetmeliğini uygulamakta ısrar eden okul yönetimleri ve öğretmenler hakkında cezai işlem uygulanması gerekecektir. Eğitim İlke-Sen olarak tüm bu çelişkilerin derhal sonlandırılması, darbe dönemi kılık-kıyafet yönetmeliklerinin kaldırılması, başörtüsünde ise şartsız ve şerhsiz bir çözüm sağlanarak, bu sorunun daha fazla rehin bırakılmaması gerektiği kanaatindeyiz.
Hem ülkemizdeki farklı etnik grupların inkârı anlamına gelen, hem de Müslümanlar açısından İslam akidesine aykırı unsurlar taşıyan öğrenci andının kaldırılması yerinde bir düzenlemedir. Fakat bu önemli düzenlemenin, eğitim sistemindeki tektipçi ve inkârcı tüm politikalardan vazgeçilmesi yolunda atılmış adımlardan yalnızca biri olduğu unutulmamalıdır. Öğretim programlarından, ders içeriklerine kadar milli eğitim, ideolojisiyle ve temel kanunlarıyla gündemde kalması gereken önemli bir sorundur.
Anadilde eğitim konusunda sunulan “özel okul” formülü, temel bir hakkın her anlamda iadesi konusunda sistemin hâlâ direnç gösterdiğini ortaya koymuştur. Üstelik böyle bir düzenleme, temel bir hakkın adeta parası olana sağlanması gibi bir eşitsizlik de içermektedir. Dolayısıyla soruna dönük talebin karşılaması için anadilde eğitim hakkı, yalnızca paralı okullarda değil kamu okullarında da mutlaka sağlanmalıdır.
Unutulmamalıdır ki bu paketin temelinde Kürt meselesinde adil ve barışçıl bir çözüm sürecinin geliştirilebilmesi yatmaktadır. Başta siyasi yargılamalara ve haksız tutuklamalara son verecek kanunların değiştirilmesi, sivil mücadele imkânlarının önünü daha da açacak önemli düzenlemelerin yapılması gibi öncelikli adımların pakette yer almaması, önümüzdeki dönem için yeni sorunlara yol açabilecek bir potansiyel taşımaktadır. Benzer risk, Alevi toplumu açısından da geçerlidir. Oysa bu ülkedeki tüm kesimlerin hakkını aldığı, kardeşçe ve özgürce yaşadığı bir düzen kurulmadan, bunun için yapılması gerekenler yerine getirilmeden sosyal barışı ve huzuru inşa edebilmemiz asla mümkün olmayacaktır.
Eğitim İlke-Sen olarak, devletin topluma göre kendine çeki-düzen vermesini savunuyoruz, toplumun devletin kendisine biçtiği kimliğe ya da teklif ettiği haklara razı kalması değil! Bu sebeple geldiğimiz nokta itibariyle topluma adeta ihsan ediliyormuş gibi sunulan değişikliklerin, aslında hak ettiğimizle kıyaslandığında yetersiz ve oldukça eksik kaldığı açıktır. Farklı kesimlerden yükselen eleştiriler mutlaka dikkate alınmak, eksik bırakılan hususlar ise ivedilikle tamamlanmak zorundadır.
Kamuoyuna çağrımız; vekaleten yapılan değişikliklerin asılların beklentilerini karşılamaktan uzak kalacağını unutmamalarıdır. Bunun için binbir türlü siyasi hesapla atılan adımları beklemek yerine hakkımız, özgürlüğümüz ve geleceğimiz için mücadele etmek en öncelikli sorumluluğumuzdur.
Kendi mücadelesini; siyasilerin, gelip geçici iktidarların ajandasına angaje edenlerin talebi kendisine söylenen kadar olabilir. Fakat hakkı ve adaleti ilke edinenler için asıl ölçüt, her şeyin olması gerektiği gibi, olması gerektiği kadar gerçekleşmesidir.
EĞİTİM İLKE-SEN
İlkeli Eğitim ve Bilim Çalışanları Dayanışma Sendikası