Kamu çalışanlarının itibarsızlaştırılmasını kınıyoruz!
Kamu çalışanlarına dönük son yıllarda kasten sürdürüldüğüne inandığımız itibarsızlaştırma sürecine son olarak Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar katılmıştır. Bayraktar, katıldığı bir toplantıda “657 sayılı kanun da bize uymuyor. Devlet memuru oluyor birisi, ondan sonra yat, uzan, para kazan, böyle bir şey yok. Çalışan, üreten, faydalı olan öne geçecek, ikili ilişkilerle nabız tutanlar değil.” şeklinde verdiği demeçle, kamu çalışanlarını adeta yattığı yerden para kazanan kişiler olarak göstermiştir.
Kamu hizmetleriyle ilgili yıllardır süregelen bazı sıkıntıların olduğu malumdur; lakin burada sorunun kaynağını sistemde değil de çalışanlarda gören zihniyet, kesinlikle sakat bir yönetim anlayışına işaret etmektedir. Bakan Erdoğan böyle bir düşünce taşıyorsa; o zaman öncelikle kendisini sorgulamalıdır.
Şayet söz konusu durumdan şikâyetçiyse o zaman öncelikle bakanlıklara, meclis kadrolarına, bakanlıklara bağlı kurumlara hiçbir ehliyet ve liyakat sahibi olmadıkları halde siyasi iltimas ile yerleştirilenlerin durumunu sorgulamalıdır. “Bankamatik” memurlarından şikâyetçi ise öncelikle kendi yakınlarına yer ayarlayan siyasilerin rollerini gözden geçirmelidir ve partisine bağlık il ve ilçe teşkilatlarının halk tarafından neden “iş ve işçi bulma kurumu” gibi görüldüğünü sorgulamalıdır.
İyi bilinmelidir ki; bugün tüm sıkıntılara rağmen kamu hizmetleri sağlanabiliyorsa; bunda emeğinin hakkını alamayan ve her yıl sosyal ve ekonomik hakları biraz daha gasp edilen kamu çalışanlarının payı büyüktür.
Sayın Bayraktar’ın bu sözlerini, mevcut itibarsızlaştırma politikasının bir devamı kabul ediyoruz. Toplum nezdinden kamu çalışanlarını hedef gösteren, onları her defasında hakkından fazlasını alıyormuş gibi sunan siyasi yöneticilerin derdinin ise kamusal yarar olmadığını çok iyi biliyoruz.
Eğer niyetlerinde iyi; şikayetleri samimi olsalardı, daha bir süre önce sadece 2 yıl görev yapsa bile bir milletvekiline ömür boyu emekli maaşı bağlanmasını, sigortasının kamu bütçesinden ödenmesini kabul edebilirler miydi? Kamu çalışanlarının emeklilik yaşını ve süresini uzatanlar kendilerine geçtikleri bu kıyağın izahı mümkün müdür? O zaman şöyle desek haksız mıyız? “Milletvekili oluyor birisi, ondan sonra yat, uzan, para kazan, böyle bir şey yok!”
Eğitim İlke-Sen olarak kamu çalışanlarına dönük bu tür ithamların altında aslında kamu çalışanlarının sosyal haklarını ve güvencelerini tamamen ortadan kaldırmayı amaçlayan neoliberal politikaların yattığını düşünüyoruz. Kamu çalışanları ile toplumu karşı karşıya getirmeye yönelik bu açıklamalar, yarın yapılmak istenen değişiklikleri “haklı ve meşru” göstermek üzere kamuoyunun hazırlanmasına yöneliktir.
Sayın Erdoğan’ın bu minvaldeki açıklamalarını esefle kınıyor; kendilerinin de nihai tahlilde kamuya hizmetle görevli olduklarını ve bu yönüyle haksız ithamlar yönelttiği kamu çalışanlarından bir ayrıcalığı olamayacağını hatırlatıyoruz.
EĞİTİM İLKE-SEN
İlkeli Eğitim ve Bilim Çalışanları Dayanışma Sendikası
”Kamu çalışanlarının sosyal haklarını ve güvencelerini tamamen ortadan kaldırmayı amaçlayan neoliberal politikalar” vurgusu çok önemli.Ancak kamu çalışanları bile bu şuurda değiller maalesef.Bu konu olayı Kemalizmin gerilemesi-Özgürleşme ikileminde görenlerin ve Atatürkçülüğün yok edilip,Arapçılığın ikame edilmesi bağlamında değerlendirenlerin rekabetinden kurtulabilmiş değil…