ÖYP’lileri Güvencesizliğe Mahkûm Eden Düzenleme Geri Çekilmelidir!
1 Eylül 2016 tarihinde resmi gazetede yayımlanan 674 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede, Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı (ÖYP) kapsamında yer alan tüm araştırma görevlilerinin 33/a kadrosundan 50/d kadrosuna geçirilmesini öngören bir madde yer almaktadır.
Baştan belirtmek gerekir ki, OHAL şartlarında, darbe girişimiyle ve bu girişimin arkasında olduğu belirtilen Gülen yapılanmasıyla mücadele gerekçe gösterilerek yapılan bu düzenleme, sayıları 15 bini bulan ÖYP’liler için tam anlamıyla hukukun katledilmesi anlamına gelmektedir.
Bilindiği üzere Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı, 2010 yılında başlatılan, lisans mezunu öğrencilerin ALES, dil puanı ve lisans ortalaması esas alınarak YÖK merkezli atandıkları bir yerleştirme programıdır. ÖYP ile 33/a kadrosuna atanan araştırma görevlileri, bulundukları üniversitede lisansüstü eğitim programı bulunmaması durumunda eğitimlerini tamamlamak için başka bir üniversitede görevlendirilmekte, araştırma görevliliğiyle eş zamanlı sürdürdükleri eğitimlerinin ardından ise mecburi hizmetlerini ifa etmek üzere kadrolarının bulunduğu üniversiteye geri dönmektedirler.
ÖYP, bu haliyle belki de Türkiye akademi tarihinin en adil yerleştirme usullerinden birini ortaya koymuş ve akademik yerleştirmelerdeki kayırmacılığın ve hak ihlallerinin önüne geçmiş bir programdır.
Program, 33/a ile başka bir üniversitede görevlendirdiği araştırma görevlileri için akademik bağımsızlığın ve bilimsel faaliyetlerin önünü açan imkânlar sunmaktadır. Bunların başında, en az doktora eğitiminin sonuna kadar, mecburi hizmetle üniversitesine dönecek olanlar için ise mecburi hizmet süresi boyunca kadro güvencesine sahip olmak gelmektedir. Araştırma görevlileri, mobbinge karşı daha güvenceli bir şekilde, fikir ve tercihlerini gizleme ihtiyacı duymadan, araştırma ödeneklerinin sağladığı avantajlardan istifade ederek akademik araştırmalarına ve kamu vazifelerine devam edebilmektedir. 33/a kadrosu da en nihayetinde sözleşmeli bir kamu personelliğidir fakat pek çok bakımdan daha güvenceli bir kadrodur.
50/d ise yalnızca lisansüstü eğitim faaliyeti boyunca devam eden, bir manada “burslu araştırma görevliliği” kadrosu anlamına gelmektedir. Kurumlar, araştırma görevlileriyle 1 yıllığına sözleşme imzalar ve kendi inisiyatifleriyle bu sözleşmeyi birer yıllığına uzatabilirler. Araştırma görevlisinin devam ettiği lisansüstü eğitim sona erdiğinde kurumla ilişiği kesilir. Kişi bu aşamadan sonra sil baştan yeni bir kadroya müracaat etmek zorunda kalır.
İki kadro arasındaki güvence farkı aşikâr durumdadır ve bu yeni düzenleme, bir gecede ve hiçbir ayrım gözetmeden bütün ÖYP’li araştırma görevlilerini güvencesiz bir mesleki gelecekle baş başa bırakmıştır.
YÖK’ün ilgili KHK’yi gerekçe göstererek üniversiteleri uyarmasının ardından, kurumlar ÖYP’li araştırma görevlilerini geri çağırmaya başlamıştır. Hâlâ lisansüstü eğitiminin ders döneminde bulunan veya doktora eğitimini bitirip kurumuna geri dönerek mecburi hizmetini ifa etmeye devam eden araştırma görevlileri büyük bir karmaşanın ortasında kalmıştır. Ders döneminde bulunan araştırma görevlilerinin en azından ders dönemi boyunca görevlendirildikleri üniversitede kalıp kalamayacakları muallaktadır. Mecburi hizmetine devam eden ÖYP’liler ise 50/d statüsüne geçirildikleri için ilişiklerinin kesilmesi riskiyle karşı karşıya kalmışlardır. Kurumlar KHK’da öngörüldüğü şekilde ilgili araştırma görevlilerini tekrardan 33/a’ya geçirme hakkına sahip olmakla birlikte, bu statüye geçirilmeyip 50/d’de bırakılacak araştırma görevlilerinin kurumları tarafından istenmeyen kişi pozisyonuna düşeceği tahmininde bulunmak da mümkündür. Her durumda, önümüzdeki günlerde mağduriyet öykülerinin hızla artacağı anlaşılmaktadır.
Sormamız gerekir: Darbe girişimi ve OHAL dolayımında ÖYP’lilerin güvencesizlik anlamına gelen 50/d kadrosuna geçirilmesinin anlaşılabilir bir gerekçesi var mıdır? Bu düzenlemeyle ÖYP’lilerin kazanılmış haklarını bir gecede yitirmeleri hangi hukuka ve vicdana sığmaktadır? OHAL kapsamında ve OHAL’in yetkileriyle yapılan bu düzenlemenin OHAL ilanının gerekçesini oluşturan darbe girişimine ya da darbecilere karşı verilen mücadeleye yapacağı hangi makul katkıdan söz edilebilir?
Bu sorular tatsız cevaplara gebedir. Dolayısıyla söz konusu düzenlemenin akla getirdiği şey, bizatihi ÖYP’nin hedef alındığı ve programın kayırmacılığın önüne set çeken niteliklerinden huzursuz olunduğudur. Böylelikle ÖYP programı tarihe karışacak, akademik yerleştirmeler açısından oldukça adil bir yöntemden taviz verilecek ve bin bir zahmet ve emekle kazanılmış haklar ortadan kaldırılacaktır.
Hiçbir iyi niyet içermeyen, kamudaki güvencesizleştirme sürecinin bir halkası, yeni bir adımı olan bu haksız ve hukuksuz düzenlemenin derhal geri çekilmesi ve aksi durumda doğacak hak ihlallerinin önüne acilen geçilmesi gerekmektedir.
EĞİTİM İLKE SEN YÖNETİM KURULU