TEDMEM’in Eğitim Değerlendirme Raporu
Eğitim sorunlarına yenilikçi çözümler geliştirmek amacıyla çalışan TEDMEM, eğitimdeki belli başlı uygulama ve tartışma konularını değerlendirerek öneriler sunmak için “Eğitim Değerlendirme Raporları” serisine her yıl yeni bir rapor eklemeyi hedefliyor.
Eğitim değerlendirme raporları serisinin ilki olan 2014 Eğitim Değerlendirme Raporunda, okul öncesi eğitimden ortaöğretime kadar eğitim sistemimizde uygulanan ve uygulamaya konulması planlanan politikalar, 10 başlık altında inceleniyor.
Geçtiğimiz yıla dair raporda yer alan eğitim sistemi konulu başlıca değerlendirme ve önerilerden bazıları şunlar:
• Milli Eğitim Bakanlığı sorun tespitlerini ve öncelik alanlarını belirlemekte sorun çözmekten daha etkin hareket etmektedir; ancak sorunu ortadan kaldıracak yöntemlerin doğru uygulanabilme şansı çoğunlukla elde edilememektedir.
• Hemen hemen her Bakan değiştiğinde veya eğitim yılı başlarken, reform tartışmalarının gündeme gelmesi, eğitim paydaşlarının motivasyonlarını olumsuz etkilemektedir.
• Çoktan seçmeli ve merkezi sınavlara dayalı okul geçiş sisteminin bir sonucu olarak açılan dershaneler, varlıklarını onlarca yıldır bu ihtiyacın yansımalarına bağlı kalarak sürdürmektedir. Son yıllarda eğitim reformu olarak nitelendirilen düzenlemelerin çoğunun sınavlarla ilgili olduğu ve daha çok sınavın şeklinin değiştirilmesi ile sınırlı kaldığı görülmektedir.
• Dershanelerin kapatılması süreci; ön hazırlığı olmaksızın, pilot çalışmalar yapılmaksızın, eğitim kurumları arasında müfredat, kalite ve nitelik denkliği sağlamaksızın yürütülürse eğitim sisteminin yeni sorunları ortaya çıkacaktır. Dershanelerin dönüşümünde ilk olarak, dönüşüm ihtiyacını gündeme getiren sorunlara odaklanmak gerekmektedir. Sorunlar ise, dershanelerin varlığıyla değil, dershanelerin varlığını devam ettiren sistemle ilgilidir. Tartışmaların gözden kaçan en önemli paydaşı bu sefer de eğitimin “nesnesi” gibi görülen öğrenciler olmuştur. Çünkü dershane çalışanlarının ne olacağından, yatırım altyapılarından, kurumların uğrayacağı mağduriyetlerden uzun uzun bahsedilirken, öğrenciler ve onları bu yarışa iten nedenlerden yeterince bahsedilmemektedir.
• Yeni düzenlemeler ile Talim Terbiye Kuruluna ilişkin hükümlerin gerekçeleri göz önüne alındığında, TTKB’yi işlevsizleştirme amacı güdüldüğü söylenebilir.
• Okul müdürünün atamalarına yönelik yapılan düzenlemelerde, etik-hukuk paradoksu bir kez daha karşımıza çıkmaktadır. Yöneticilere ilişkin yeni görevlendirme süreçleri yeni sorunları da beraberinde getirmektedir. Bu kapsamda atılması gereken ilk adım eğitim yöneticisinden beklenen niteliklerin ortaya konulmasıdır.