Tevhid-i Tedrisat Kaldırılsın
Her ne kadar dershane meselesi gündeme doğrudan eğitim meselesi olarak gündeme girmese de, bir süredir dershanelerin kapatılarak özel okula dönüştürülmelerini öngören yasal değişiklik vesilesiyle eğitimi, eğitim sistemini de yoğun bir şekilde tartışıyoruz.
Bu tartışmalarda dershanelerin eğitim sisteminde yeni sorunlara yol açtığından, dershanelerin eğitimdeki sorunların sonucu olduğuna kadar birçok argüman ileri sürülüyor.
Meselenin daha çok su kaldıracağı ortada.
Bu sebeple, tartışmanın eğitim boyutunda detayları bırakıp, asıl meseleye gelmek gerekiyor.
İşte tam da bu noktada, MAZLUMDER tüm mevcut gündemden çok daha önemli ve temel bir soruna dikkat çeken bir kampanya başlattı; Tevhid-i Tedrisat Kanunu Kaldırılsın Kampanyası.
MAZLUMDER Genel Merkezi ve diğer şehirlerdeki şubeleriyle birlikte yaptığı eylemle konuyu gündeme getirdi.
Peki, bu kanun neden sorun?
Aslında ilk nedeni şu: Kanun, tüm okulların devletin ideolojik amaçlarına hizmet edecek şekilde tek merkezden kontrolüne yasal bir dayanak hazırlıyor.
Haliyle bu durum, okulları devletin ideolojik aygıtlarına dönüştürüyor. Bu aygıt da tektipçi, ırkçı ve militarist bir karakteri haiz.
Böyle bir eğitim anlayışı, farklı kimliklerin, inançların, kültürlerin ve değer sistemlerinin var olduğu coğrafyamızın toplumsal gerçekliğiyle kesinlikle örtüşmez.
Eğitimin düşünsel altyapısından, felsefesine, ideolojisine, öğretim programlarından yöntem ve tekniklerine ya da fiziki mekan tasarımına kadar her ayrıntıda, yalnızca ve yalnızca devleti tartışmasız söz sahibi yapan bu kanun, eğitim sisteminde toplumsal taleplerin karşılık bulmasını da engellemektedir.
Böylece, toplum vergileriyle işleyen bu eğitim-öğretim sürecine hiçbir şekilde dahil olamamaktadır. Bir yandan eğitim zorunlu tutulurken, diğer yandan küçük yaşlardan itibaren yasal dayatmalarla çocuklarına el koyulan velilere, ne söz ne de tercih hakkı tanınmaktadır.
Eğitimin zorunluluğunun tartışma dışı bırakılması ve insanların yalnızca kendisine sunulan şıklardan herhangi birisini tercih etmek durumunda kalması tartışılması gereken bir sorundur.
Zorunlu eğitimin süresi, okula başlangıç yaşı, ilkokul tercihi, ders seçimi, haftalık ders saati, öğretim programları, ders kitapları, sosyal ve kültürel etkinlikler, resmi törenler ve ritüeller gibi kişinin karakterine doğrudan etkisi bulunan konularda, öğrencilere ve velilere herhangi bir tercih hakkı sunulmaması doğru değil.
Dolasıyla MAZLUMDER, Tevhid-i Tedrisat Kanunu kaldırılsın derken, önemli bir soruna parmak basmış oldu.
Bu kanunun kaldırılması, şüphesiz eğitim sistemindeki tüm sorunların çözümünü sağlamayacak.
Fakat eğitimde yeni anlayışların ya da alternatif eğitim modellerinin geliştirilebilmesi için de çok önemli bir başlangıç sayılacak.
Böylece eğitim-öğretim hizmetlerinde tepeden dayatmacılığın yerine, toplumsal taleplerin karşılığını bulabileceği pedagojik anlayışlar ve okullar ortaya çıkacak.
Dilerim MAZLUMDER’in başlattığı kampanya en kısa sürede amacına ulaşır.
BEYTULLAH ÖNCE