Zamları Protesto Ettik: Kapitalist Sömürü Düzeni Zamlarla Derinleşiyor
EĞİTİM İLKE-SEN, İNANÇ İLKE-SEN, TOKAD ve SAĞLIK İLKE-SEN, Tokat’ta, 2016 yılında ard arda gelen zamlarla ilgili bir basın açıklaması yaptı.
Eylemde bir açılış konuşması yapan Eğitim İlke-Sen Genel Başkanı Ahmet ÖRS, zamların yoksulları her geçen gün daha fazla kuşattığını, araç sigortasından elektriğe, temel gıda maddelerinden ilaca kadar her şeye zam yapıldığını ifade ederek, sermaye ve iktidarın ortaklaşa yoksulun aleyhine çalıştığını belirtti. Basın açıklamasını ise Eğitim İlke-Sen üyesi İ. Şinasi Uludoğan okudu. Uludoğan sözlerine: Kapitalist zihniyetin yoksulu gittikçe yoksul, zengini ise daha da da zengin yapan politikaları dayattığının altını çizerek başladı. Şinasi Uludoğan, “Yıllardır halkı, “yorganınıza göre ayağını uzatın” sloganıyla kandıran iktidarın ve sermaye çevrelerinin her geçen yıl bu yorgandan ne kadar çaldığını ve ayakların karınlara yapıştığını ve yorganın da artık sadece sırtı örtecek kadar kaldığını görmek adına son zamanlarda her türlü tüketim maddesine yapılan zamlar her şeyi gözler önüne sermektedir.” şeklinde konuşmasına devam etti. Halkı yüzde kırk oranında fakirleştiren bu fahiş zamları asla kabul etmediklerini belirten ULUDOĞAN, “Gözlerin dehşetle belereceği gün kimsenin kimseye zerre miktar bir faydası olmayacaktır. Toplayıp yığdıklarınız da sizleri bu yaptığınız haksızlıkların ve zulümlerin sonucu olan azaptan kurtarmayacaktır.” Şeklinde sözlerine son verdi.
Ayrıca eylemde “Emekçiler Köle Olmayacak”; “Sermayenin Değil; Rabbimizin Kuluyuz”; “Asgari Ücret Köleliktir”, sloganları atıldı, tekbirlerle eylem sona erdi.
Haber: Emre ULUKAYA
Eylemde okunan basın açıklamasının tam metni şu şekilde:
KAPİTALİST SÖMÜRÜ DÜZENİ ZAMLARLA DERİNLEŞİYOR!
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Saygıdeğer Tokat halkı Kıymetli Basın Mensupları
Özellikle de geçen yılın sonlarına doğru halkın yaşamına direkt etki eden temel tüketim maddelerinde yaşanan adı belirlenmemiş yüksek orandaki artışların asgari ücrete yapılan yüzde 30’luk zam bahane edilerek 2016 Ocak ayından itibaren ayyuka çıktığına şahitlik etmekteyiz.
İğneden ipliğe kadar fahiş oranlarda yapılan gizli ve açık zamlar açlık ve yoksulluk sınırı civarında ve altında bir gelirle yaşayanları iyice biçare durumda bırakmıştır.
Ülkemiz yöneticilerinin yıllarca kişi başına milli gelir artışıyla övündüklerini bilmeyenimiz yoktur.
Kişi başına milli gelir hesabı kapitalist ekonomik sistemin zihniyetiyle yapılmakta ve yine kapitalist zihniyetin ağzıyla bir övünç meselesi olarak halka reklam edilmektedir.
Sermaye ağa babalarının kazançlarının 77 milyona bölünerek yapılan bu hesaplamalar büyük aldatmacadır.
Kişi başına düşen gelir aslında halkın alım gücünün yükseldiğini ifade etmesi bakımından çok önemli bir göstergedir. Lakin bizim ülkemizde ve kapitalist dünyada bu tam tersine işletilmekte ve yoksulun daha fazla yoksullaştığı, zenginin daha fazla zenginleştiği ve azınlık grupların gelirlerinin daha fazla katlandığını ortaya koymaktadır.
“Asgari ücreti 1000 lira yaparsak Yunanistan oluruz.” diyen bakanların asgari ücret 1300 lira yapıldıktan sonraki pişkinlikleri ve bunun arkasına sığınarak halkı daha fazla soymaya yönelik olarak her kaleme yapılan zamlar, gelinen vahim tablonun aşikar olmasıdır aslında.
Yıllardır halkı, “yorganınıza göre ayağını uzatın” sloganıyla kandıran iktidarın ve sermaye çevrelerinin her geçen yıl bu yorgandan ne kadar çaldığını ve ayakların karınlara yapıştığını ve yorganın da artık sadece sırtı örtecek kadar kaldığını görmek adına son zamanlarda her türlü tüketim maddesine yapılan zamlar her şeyi gözler önüne sermektedir.
İktidar ve işverenin el ele vererek asgari ücrette yapılan artışın kendilerine yansıyan kısmının acısını çıkarmak için halktan çok daha fazlasını bu zamlarla geri almaktadırlar.
Halkımızın sırtına yüklenen ise yine borçlanmak yine birtakım sıkıntılarla boğuşmak olmuştur. Sağlıktan gıdaya, giyimde ulaşıma, eğitimden barınmaya, enerjiden ısınmaya kadar her kaleme gelen zamlar toplumsal anlamda halkı sadece karın tokluğuna çalışmaya mahkûm etmek anlamına gelmektedir.
Bu gelir seviyeleri ile ve 12 saatten 16 saate kadar çalışan insanların herhangi bir sosyal yaşamının olamayacağını, işten eve evden işe gidip gelen insanların ne kendileriyle ne eşleriyle ne de çocuklarıyla birlikte geçirecekleri bir zamanlarının da olamayacağını görmemiz gerekmektedir.
Böyle bir toplumunun sağlıklı nesiller yetiştirmesi beklenemeyeceği gibi sağlıklı bir yönetime de sahip olamayacağı çok açıktır.
Ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel anlamda zayıf bırakılmış bir halkın bu zamlarla birlikte belinin doğrulmasını beklemek mümkün değildir.
Şimdi bu konuda birkaç örnek vermek istiyoruz:
Ankara’da 250 gr olan ekmek 75 kuruş iken yüzde 33 zam yapılarak 1 liraya, İstanbul’da yüzde 25 zam yapılarak 1.25 liraya çıkarılmıştır.
Mutfakların en temel maddelerinden biri olan sıvı yağ 2015’in ortalarında 17.95 lira iken 23,95 liraya, bu yılın ilk aylarında da 28,95 seviyesine ulaşmıştır. Bu durumda sıvı yağa yüzde 35’e yakın zam yapılmıştır.
Bir koli yumurta fiyatı geçen yıl ortalama 8 lira iken şimdilerde bu fiyat 13 lira civarında seyretmektedir.
2015 yılında 13 ila 15 lira arasında olan 5 kg’lık toz şeker şimdilerde 16 ila 18 lira arası bir fiyata satılırken çay fiyatları da artık zam şampiyonluğunu kimseye kaptırmaya niyetli gözükmemektedir. Geçen yıl 1 kiloluk Çaykur Turist Çay 16 -18 lira arasında iken şimdilerde 23 ila 25 lira arasında satılmaktadır.
Araç sigortalarına ve taşıtlar vergisine yapılan zamlar, elektriğe ve doğal gaza gelen artışlar, harçlara, KDV’ye ve özel tüketim maddelerinden alınan vergilerin oranlarının yükseltilmesi asgari ücretliye, emekliye, dar gelirliye, yaşamı çekilmez hale getirmiştir.
Hem temel tüketim maddelerinin hem de diğerlerinin bu derece fahiş bir şekilde artırılması sosyal devlet ilkelerine taban tabana zıttır.
Ülkemizin etrafında yaşanan savaşların ekonomimize yansımalarının elbette olumsuz yanlarını bilmekteyiz. Ancak bu ülkede yaşanan her türlü olumsuzluğun faturasını halkın yüzde 90- 95’inin üzerine yüklenmesi büyük bir zulümdür. Zulümle şimdiye kadar kimse abat olmamıştır. Nimetlerin paylaşımında halkı dikkate almayanların iş külfete gelince bunu halkın sırtına yüklemesi asla kabul edilemez.
Küresel sermayenin yani Küresel Karunların, ülkemizde sürdürdükleri 1980-24 Ocak Kararlarının son olmayacak bu fırtınasının halkımıza yaşatacağı acıları düşünmek bile bizleri daha fazla ses vermeye çağırmaktadır.
İzzetli ve onurlu her şahsiyeti ve vicdan sahibi halkımızı hükümetin ve sermayenin el ele vererek gerçekleştirmiş olduğu bu acımasız zamlara karşı birlikte itiraz etmeye çağırıyoruz.
Deli Dumrulların emeğimize alın terimize daha fazla el atmasına müsaade etmemeliyiz. Hukuk çerçevesinde insan onuruna yakışır bir şekilde hak, hukuk ve adalet taleplerimizi birlikte gerçekleştirmeliyiz.
Halkımızı yüzde kırk oranında fakirleştiren bu fahiş zamları asla kabul etmiyor ve derhal geri çekilmesini talep ediyoruz. Bu gidişatın bizleri yönetenlerin aleyhine işlediğini de hatırlatmak istiyoruz.
Ülkeyi yönetenlerin tamamına sesleniyoruz. İtibarı saraylarda değil adaleti azami derecede uygulamakta ve adil şahitliklerde aramalıyız. Halkın sırtındaki ağır vergileri kaldırarak hem kendi lehinize hem de halkın lehine olumlu adımlar atmakta arayınız.
Bugün kâğıt işçilerine bile kazandıkları üç beş kuruşu çok gören zalim kapitalist düzen halkımızın sırtına yeni ağırlıklar yüklemekten hicap etmiyor.
Ey yöneticiler,
Hz. Yusuf gibi halkın sırtına yük olmaya değil onların sırtındaki yükleri almaya geliniz. Namazlarda aynı safta olduğunuz gibi rızıkta da, paylaşımda da aynı safta olmayı yani nimeti bölüşmede de bu fedakâr ve mazlum halkla aynı safta olmayı tercih ediniz. Herkesi kucaklamayı şiar edinerek herkesin acısını kendi acınız biliniz.
Allah katında ağır bedeller ödemek istemiyorsanız maddi ve manevi anlamda yaşanan bu yıkımınızın ve bu yıkımlarınız önüne geçiniz.
Gözlerin dehşetle belereceği gün kimsenin kimseye zerre miktar bir faydası olmayacaktır. Toplayıp yığdıklarınız da sizleri bu yaptığınız haksızlıkların ve zulümlerin sonucu olan azaptan kurtarmayacaktır.
TOKAD (Toplumsal Dayanışma Kültür Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneği-www.tokad.org)
EĞİTİM İLKE-SEN (İlkeli Eğitim ve Bilim Çalışanları Dayanışma Sendikası- www.egitimilkesen.org)
İNANÇ İLKE-SEN (İlkeli Diyanet ve Kamu Çalışanları Dayanıma Sendikası)
SAĞLIK İLKE-SEN (İlkeli Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Dayanışma Sendikası-www.saglikilkesen)
adına
Şinasi ULUDOĞAN
(Eğitim İlke-Sen, Tokat)